I. BÖLÜM KEMALİST TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE KARŞI ALEVİ KÜRTLER Dersim Aleviliği ve Mustafa Kemal'e Karşı I. Kürt Ayaklanmetsı 'ndaki Rolü (Koçkiri, 1919-1921) (*)
Hans-Lukas KİESER Kaynak Munzur (Dersim etnografya dergisi) 2001 Ankara Sayi 5 Sayfa 3-35
AYAKLANMA
GiriÅŸ
1919'da Kürdistan Teali Cemiyeti'nin İsÂtanbul'daki toplantısında(1), Dersim kökenli genç veteriner Nuri Dersimi sözü alır ve Türk hükümetinin bu bölünmeden faydalanmasını önlemek için, Sünni ve Alevi Kürtlerin barışÂmaları yönünde bu milliyetçi aydınlar kulübü üyelerini iknaya çalışır. Söyledikleri "ÅŸiddetle reddedilir." Bu konuyla ilgili Nuri Dersimi anılarına ÅŸunu ekler:
"Ne yazık ki, bölgedeki ayaklanmalar esÂnasında ne Alevi Kürtler, Sünni Kürt ayaklanÂmalarına ne de Sünni Kürtler, Alevi Kürt ayaklanmalarına katılırlar. Ayaklanmaların iki ayrı kola bölünmesi Türk hükümetinin leÂhine olmuÅŸtur."(2)
Bu dinsel ayrılık niye? Kökenleri nelerdir, hangi koÅŸullarda yer alır? AraÅŸtırmam, BirinÂci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorlu-ÄŸu'nun çöküşünü izleyen ve Anadolu'nun baÅŸkansız kaldığı yıllarda geliÅŸen Koçkiri-Dersim (1919-1922) baÅŸkaldırı hareketi üzeriÂne yoÄŸunlaÅŸtı. Hemen bir baÅŸka soru geliÅŸir: Neden Dersim Kürtleri, bağımsızlık savaşı döneminde (1919-1923) Kemalist rejime karÂşı ayaklanan ilk ve son Kürtler(3) oldu?
(*) Hans-Lukas Kieser'in bu makalesi munzurderÂgisi tarafından Fransızca'dan Türkçe'ye çevrildi. ZaÂman eksikliÄŸinden dolayı yazar, bu çeviriyi sadece kısÂmen kontrol edebildi.
Tarihsel olaylann anlatımıyla (I. bölüm) baÅŸlayan araÅŸtırma, bu olaylaÂrın Alevi yönünü sorgulayarak (II. bölüm), sonuçlar çıkaracaktır (III. bö-lüm).(4)
Hazırlanış
Koçkiri baÅŸkaldırısının "DiyarbaÂkır, Van, Bitlis, Elazığ ve Dersim-Koçkiri bölgelerini" içeren bağımsız "devlet" özlemi, genç Kürt milliyetçiÂliÄŸi için önemli bir aÅŸamadır. Aslında, böyle bir Kürt bağımsızlığı ne XIX. yüzyılın ortalarına doÄŸru güçlü bir Botan Emir'i olan Bedirhan Bey'in, ne de Jön-Türk ihtilalinden sonra İsÂtanbul'da kurulan birinci Kürt KulüpÂlerinin amacı oldu. (1908)(5); bu zamaÂna kadar halifeliÄŸin kaldırılması hiç gündeme gelmemiÅŸti. İsmini Sultan Abdülhamit'ten alan "Hamidiye" adındaki Sünni Kürt aÅŸiretlerinin süÂvarilik alaylarını 1890'dan itibaren Ermeni milliyetçiliÄŸine karşı ayakla-nışı, Birinci Dünya Savaşı ertesine kadar Kürtlerin birçoÄŸunu Türk-Os-manlı devletine baÄŸlayan asıl bağı açıkça gösterir.(6)
Dersimlilerin çoÄŸu Türk-Rus (1914-1917)(7) ve Türk-Ermeni yenilÂgisinden faydalanmaya çalışmışlarÂdır/^ Bu arada bazıları açıkça Rus taÂrafını tutmuÅŸlardır. 1917'de, Dersim-
lilerle Rus komutanı Lahof ve Ermeni komutanı Murat PaÅŸa arasında görüşÂmeler yapılmıştır. 1918'de Rusların çekilme tehditiyle karşılaÅŸan Dersim, bir yarı özerklik kazanmıştır. Bazı gençleri zorla askere almanın dışında Türkler, Dersimlileri kendilerine kaÂtılmaları yönünde ikna edememiÅŸlerÂdir. Ancak Birinci Dünya Savaşı soÂnuna doÄŸru karar verirler.
Ruslar çekilir ve Ermeni güçleri yalnız kalır kalmaz, Türk hükümetiÂnin gözüne girmek ve ayaklanmaları ona unutturmak gerektiÄŸini düşünen bazı Dersindiler, kendilerine ödenen pek çok ücrete de kanarak milis olurÂlar^
Dersim'in güçlü aÅŸiret aÄŸası Seyit Rıza, karşı koymayı hep tehlikeli bulmuÅŸtu, fakat sonunda Ovacık'taki aÅŸiretlerin bir kısmıyla birleÅŸip ErÂmeni güçlerini Erzincan ve ErzuÂrum'dan kovmaya karar verir. ÇekiÂlen Ermenilerin Kürt köylerine saldıÂrılarından çekinen Seyit Rıza'nın, anÂcak uzun süre tereddüt ettikten sonra Kürtleri korumak için katılmasının Nuri Dersimi tarafından altmm çizilÂmesi önemli bir tutumdur.
Ne Seyit Rıza ne de Dersimlilerin geneli Ermenilere karşı düşman olÂmak istemiÅŸlerdir. Her zaman DerÂsim'in doÄŸu ve batı bölümlerinin bü-
yük bir kısmı Ermenilere karşı yapıÂlan harekatlara katılmamışlardır.(10)
Jön-Türk hükümeti, BektaÅŸilerin başı olan Çelebi Cemalettin Efendi aracılığıyla Dersimlileri Türk ordusuÂna katılmaları yönünde kendisine çekmeye çalışmıştır. Kurmay, Rus ve Ermenilere karşı olan savaşında kesin bir çözüm bekliyordu. Çelebi Efendi gibi o da mutlaka katılmması gereken kutsal bir savaşın portresini çizip duÂruyordu. Fakat Dersim aÅŸiretleri Rus ve Türk ordularının hareketlerini izleÂmekle yetindiler.01)Nuri Dersimi, ayÂnı dönemde Hamidiye Alaylarının tuÂtumlarını duygulu bir ÅŸekilde anlatır:
"Dersim, Türk egemenliÄŸinden kurtulmuÅŸ ve özerklik kazanmıştı. Ne yazık ki bölgenin güneyindeki KürtÂlerden oluÅŸan Hamidiye Alayları ile uzun zamandır kölelik yapan köylüler yine kendilerini kullandırttılar ve Kürtlere yararının aksine, Rus ordulaÂrına ve Ermeni kardeÅŸlerine karşı, göÂnüllü birliklerle bir intihar savaşı sürÂdürdüler."0^
1919'dan 1922'ye kadar İstanbul, onların "gerçek başkenti olmuştur."(13) Kürt liderleri buradan, ne sosyal, ne dil, ne de kültürel yönden uyuşan bir oymak tarafından egemenliği altına alınan, birkaç bin kilometre doğuda yaşayan bir Kürt topluluğunu seferber
etmeye çalışıyorlardı. 1918'de İstanÂbul'da kurulan Kürdistan Teali CemiÂyeti (= KTC), genel bir ayaklanma hazırlamak için bölgeye genç aydınÂlar gönderir. Sivas yöresinde Zara, DivriÄŸi ve Kangal'da veteriner olarak çalışan Nuri Dersimi, KTC üyesi olan Haydar Bey'le beraber 1919 haziraÂnında Dersim'e gider. Beraberlerinde kitaplar ve Kürt gazetesi olan "Jin"i götürürler. Haydar Bey, Ümraniye'de KTC'nin bir ÅŸubesini açar. DerÂsim'deki Kürt hareketinin belki de anahtar ismi olan AliÅŸer, Armudan köyündeki bir Ermeni aracılığıyla KTC ÅŸefi Abdülkadir'den talimatlar almıştı.(14) AliÅŸer, Haydar ve AliÅŸan'ın babası ve aynı zamanda Koçkiri boyÂlarının (aÅŸiretlerinin) aÄŸası olan MusÂtafa PaÅŸa'nın aile yakınıydı. İyi saz çalan, ÅŸair ve KTC üyesi olan AliÅŸer, onun sayesinde Koçkiri-Dersim yöreÂsinde örgütlenir. Nuri Dersimi de (Türk ordusuna alman) diÄŸer aydınlaÂrın aksine Dersim'de bulunmuÅŸtu.
Koçkiri ayaklanmalarının gelecekÂteki liderlerinin toplantılarından biri Haydar'm kardeÅŸi AliÅŸan'ın oturduÄŸu BoÄŸazviran köyünde gerçekleÅŸti. Ali-ÅŸan, Haydar, Nuri Dersimi ve AliÅŸer de katıldılar. 1920'de Yellice (Kan-gal/Sivas)'de Hüseyin Abdal TekkeÂsinde05* aÅŸiretlerle önemli bir hazırlık
toplantısı yapıldı. Bu toplantıya Can-began, KurmeÅŸan ve diÄŸer aÅŸiretlerle bölgedeki bütün Kürtler katıldılar... Sevr AntlaÅŸması'na göre Diyarbakır, Van, Bitlis, Elazığ ve Dersim-Koçki-ri bölgelerini içeren bağımsız bir devÂletin oluÅŸumunu baÅŸarıyla gerçekleÅŸÂtirmek için hep birlikte silahları alıp sonuna kadar savaÅŸma karan aldıÂlar.06* Bunlar, bir bakıma ayaklanmaÂnın gelecekteki oyunculan sayılırlar. Yani, ayaklanmanın da adını aldığı Sivas, Erzincan ve Dersim arasındaki bölgede yaÅŸayan, sayıları yüzbinlerle ifade edilen(17) ve Alevi Türk köyleriÂnin, komÅŸu aÅŸiretlerinin -ki bunların bir kısmı Dersim'in(18) Alevi aÅŸiretleÂri- bulunduÄŸu büyük Alevi Koçkiri aÅŸiretleridir. Ayaklanmanın lideri ile ilgili N. Sevgen ve R. Apak gibi birÂçok yazar, özellikle AliÅŸer'in rolünü yorumlarlar:
"Haydar Bey'in bu iÅŸleri yürüteÂcek bir tip olmadığını bilmek gerekir. Perde arkasında asıl ajan ve motor olan AliÅŸer vardı."(19)
"Başından beri, halkı kışkırtan AliÅŸer'in rolü büyüktü. Koçkiri AyakÂlanması sırasında, bu adam çok sayıÂda kötü iÅŸlerin gerçekleÅŸmesinde eleÂbaşı ve yönetici olarak kendini lanse
etti.(20)
Seyit Rıza, isyan sırasında insiya-
tifi baÅŸkalarına; özellikle delegesi (elÂçisi) olan Nuri Dersimi'ye bırakır. Demek ki ayaklanmanın baÅŸlıca liÂderleri olarak Koçkiri aÅŸiret aÄŸalarınÂdan AliÅŸan ve Haydar'ı, ilk elebaşı ve yönlendiriciler olarak da AliÅŸer ve Nuri Dersimi'yi sayabiliriz/20 KoçkiÂri ve Dersim'in (özellikle Ovacık) diÂÄŸer aÅŸiret aÄŸaları da önemli rol oynarÂlar/22* AliÅŸan ve Haydar, gizliliÄŸi terÂcih ederler. ÖrneÄŸin, 11 Mart ve 8 NiÂsan telgraflarını baÅŸka aÄŸalar imzalar. Kasım 1920, Hozat'ta ayaklananÂların yaptıkları bir toplantıda, AnkaÂra'dan ÅŸu isteklerde bulunulur:
* Kürt esirlerinin serbest bırakılÂması.
* Kürtlerin çoÄŸunlukta olduÄŸu bölÂgelerden Türk yetkililerin geri çekilÂmesi.
* Koçkiri'ye gönderilen askeri güçlerin geri çekilmesi.
Hozat toplantısından on gün sonra, 25 Kasım 1920'de "Ankara Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına", bağımÂsız Kürdistan hakkını silah zoruyla kazanacakları tehditini içeren bir telgÂraf çekildi.
Ayaklanma ve Bastırılışı
Hüseyin Abdal Türbesi'ndeki topÂlantıda alınan kararlardan sonra KürtÂlerin eylemleri artış göstermiÅŸti. Askeri konvoylara ve karakollara saldıÂran Kürtler, silah ve erzakları alarak kontrolü ele geçirdiler. Mustafa KeÂmal'in önemli politik baÅŸarılarına raÄŸmen -Erzurum (Temmuz/AÄŸustos 1919) ve Sivas (Eylül 1919) KongreÂleri ve Ankara'da açılan, Dersim'den de dört milletvekilinin bulunduÄŸu(23) T.B.M.M. gibi- ayaklananlar ilerleÂme gösterir, iç ve dış düşmanlarla mücadele etmekle meÅŸgul yeni kuruÂlan Ankara hükümeti, 1920 baharınÂda Haydar Bey'i Ümraniye valisi, kardeÅŸi AliÅŸan Bey'i de RefahiÂye'ye(24) atayarak, durumu sakinleÅŸtirÂmeye ve zaman kazanmaya çalışır. Mustafa Kemal, 20 Aralık günü SiÂvas'ta, Nuri Dersimi'yi tutuklatır, faÂkat Seyit Rıza'nın tehditi üzerine serÂbest bırakılmasını emreder; Türk milÂliyetçi liderinin Ankara hükümetiyle adil tutum içinde olma çaÄŸrısı sonuçÂsuz kalır...
Apak, ayaklanmanın patlak verÂmesini, Zara kaymakamınm(25) köylüÂlerden, Zalim ÇavuÅŸ'un(26) geri göndeÂrilmesini istemesi üzerine geliÅŸtiÄŸini düşünür. Bunlar eski geleneksel sığıÂnaklarına saldırmayı kabul etmezler (bkz. II. bölüm), fakat ÇavuÅŸ köyü terk eder etmez kaldığı yeri bildirmeÂye hazır olurlar. ÇavuÅŸ, eÄŸer affedilirÂse, kendi kendine teslim olacağını
söyler. Apak, şöyle bitirir: "KaymaÂkam her iki teklifi de reddederek yanÂlış yapmıştır."(27) Altıncı Süvari Alayı, ÇavuÅŸ'u tutuklamak ve birçok kaçağı toplamak için Ümraniye'ye gönderiÂlir.
Ordu ile karşı koyma 1921 ilkbaÂharında gerçekleÅŸir. Türk alayının ÅžuÂbatta Ümraniye'ye geçmesiyle KürtÂler ÅŸehri ele geçirirler (7 Mart). BirÂçok asker ve komutan Halis öldürüÂlür, diÄŸerleri teslim olur. Ümraniye olayları yeni Ankara hükümetini zor duruma düşürür(28) ve aynı zamanda baÅŸka aÅŸiretleri isyancılara katılmalaÂrı konusunda cesaretlendirir. Kangal, Koçhisar, DivriÄŸi, Zara, Refahiye, Kuruçay ve Kemah çevrelerini (TürkÂlerle iÅŸbirliÄŸi yapmakla suçlanan zenÂgin Kürt aÄŸalarının isyancılar tarafınÂdan tutuklandıkları yerler) ele geçirirÂler.
Ankara hükümeti bir taraftan askeÂri yasayı bildirirken (10 Mart)(30) ve Koçkiri'ye önemli bölükler gönderirÂken , diÄŸer taraftan da Mart ortalarınÂda, isyancılara bir komisyon gönderir ve Sivas valisi aracılığıyla, ayaklanÂma hareketini frenlemek ve bölmek amacıyla önemli ÅŸahıslara bildiriler yollar.(31) Rahmi Apak'a göre hüküÂmet, böylece ayaklanmayı barışçıl yolla sonlandırma iyi niyetini göste-
rir. "AÅŸiret aÄŸalarının ve Hozat ÅŸeyhÂlerinin" cevabı olumsuzdur:
"Ordu bir süredir bölgemizde Müslüman ve gayri-Müslümanlann sayısını tespit etmek için sayımlar yapmaktadır. Bu tespitleri yaparak anlaşılıyor ki, hükümet, tıpkı ErmeniÂlere yaptığı gibi Kürtleri de yok etmeÂyi planlıyor. Demek ki meÅŸru-müda-faa sayılır; Koçkiri aÅŸiretinin tutumu doÄŸrudur."(32)
Aslında, hükümetin bu "diplomaÂtik" taktiÄŸi baÅŸarıyla sonuçlanacaktı. Koçkiri ve Ovacık aÅŸiretleri bir süre sonra yalnız kalırlar. Haydar Bey bile baÅŸkaldırıya karşı mesafesini korur.
13 Mart 1921'de, Merkez Ordusu komutanı Nurettin PaÅŸa, "Koçkiri Ayaklanması'nı bastırmak" için emir alır. Türk ordu generali, ÅŸifreli telgÂrafla, Ümraniye olaylarının bu ayakÂlanmanın ne denli yeni ve önemli olÂduÄŸunu gösterdiÄŸini ve bunun yoÄŸun askeri yollarla çember altına alınması gerektiÄŸini, Merkez Ordusu komutaÂnına bildirmiÅŸti.(33) Erzincan'da buluÂnan komutan aracılığıyla Nurettin PaÂÅŸa ÅŸu direktifleri vermiÅŸtir:
Operasyonların ÅŸiddeti, isyanı yüÂrütenlere doÄŸru yönelir. Halkın güveÂni kazanılmak ve hükümetin din ayrıÂmı yapmadan bütün yurttaÅŸların mülklerini, hayatlarını, onurlarını ve
haklarını koruduÄŸunu inandırmak geÂrekir. (...) Başı çekenleri ve kışkırtıcıÂları tutuklayıp, Sivas Merkez komuÂtanlığına transferlerini saÄŸlamak geÂrekir. Bunların mülkleri müsadere edilecek, evleri yıkılacak ve yakılaÂcak. Bunlar tek tek deÄŸil de köy halÂkından ise bu iÅŸlem bütün köye uyguÂlanacaktır.
Nurettin PaÅŸa, 3 Nisan'da birimleÂrine, ÅŸu cümle ile son bulan baÅŸka emirler de iletir:
"Bastına operasyonların sonucu doÄŸrultusunda, Koçkiri aÅŸiretini, ya bir daha ayaklanamayacak sekile geÂtirme ya da onu bölerek ÅŸu ana kadar oturduÄŸu bölgeden sürme emri verileÂcektir."^
îyi niyet göstergesi ile Alevi-Sün-ni farkından söz eden birinci cümle dışında, komutanın emirlerinden yaÂpılan alıntılar, ordu operasyonlarını baÅŸlatır baÅŸlatmaz, köylerin ve sivilÂlerin maruz kalacakları akınların deÂrecesi hakkında hiç şüphe bırakmıyor.
"Çözüm" askeri mi olmalıydı? AsÂkeri yasa bildiriminden sonra isyancıÂlar, isteklerini büyük derecede deÄŸiÅŸÂtirerek ve bağımsız Kürdistan yerine otonom bir vilayet isteÄŸinde bulunaÂrak iki kez Ankara'ya telgraf çekmiÅŸÂlerdi:
"Büyük Millet Meclisi Başkanına:
Yönetimin ve adaletin bir Kürt vaÂlisinin elinde bulunduracağı ÅŸekilde bir vilayetin kurulmasını istiyoruz. Bu vilayet Kürtlerin çoÄŸunlukta olduÂÄŸu Koçkiri, DivriÄŸi, Refahiye, Kuru-çay ve Kemah kazalarını içeren bölÂgelerden oluÅŸmalıdır.
11 Mart 1337 (=1921)
Sadattan(36): AliÅŸer
Koçkiri Aşiret Ağalan:
Muhammet ve Taki.
Dersim AÅŸiret AÄŸalan:
Mustafa, Seyit Han,
Muhammet, Munzur."(37)
BaÅŸkaldıranların kendileri bile önemli imtiyazlara hazırlardı, en azından sözlü olarak... DiÄŸer taraftan birçok hatın sayılır kiÅŸi de ayaklanÂmadan uzaklaÅŸtıklanna dair Sivas vaÂlisi ve askeri komutanlığa mektuplar gönderdiler. O dönemde Sivas'ta vali olan Ebubekir Hazım Tepeyran'a göÂre, Nurettin PaÅŸa askeri hareketten vazgeçmek istemiyor ve binlerce maÂsumun ölümünü planlıyordu.(38)
Askeri harekatlann detaylı kronoÂlojisine girmeyeceÄŸim.(39) Fakat nasıl sıralanırlar, nasıl son bulurlar? HazırÂlıklar dört hafta sürer. 11 Nisan 1921'de Merkez Ordusu, bütün bi-
rimleriyle operasyonları baÅŸlatır. Apak, bir gün içinde, iki köyün yakı-lışmı ve Çegerli(40) bölgesinin "temizÂliÄŸini" anlatır: Sürekli olarak mülkleÂrin zorla alındığı, kadın ve çocuk, siÂvillerin ölümünün yer aldığı, canavarÂca bir yaklaşım. Bu olaylar, Büyük Millet Meclisi'nde, büyük tartışmalaÂra yol açacaktı. Apak aynı zamanda, isyancılann Türk köylerini terk ettikÂlerini de söyler.(41) Askeri yollarla ve düşmanlanndan (karşıtlanndan) daha üstün bir organizasyonla ordu, bu teÂmizleme iÅŸini sürdürür. 24 Mayıs'ta Nurettin PaÅŸa, generale ÅŸu mesajı gönderir:
"Ümraniye'ye yapılan baskın opeÂrasyonu bitmek üzere. Åžu ana kadar Fırat, Erzincan ve Ümraniye arasınÂdaki bölgeyi temizledik ve 500 kadar isyancı öldürdük."(42)
Ölümcül çarpışmalar Haziran 1921 'e kadar devam eder. Sivilleri de katarsak öldürülenlerin ve daha sonra da açlıktan ölecek olanların sayısı çok daha fazlaydı. Koçkiri-Dersim Alevi Kürtlerine karşı yapılan baskının mantığı ve karakteri, Kemalist Türk Hükümetinin "medeniyet" adına 1937-1938 yıllarında gerçekleÅŸtireceÂÄŸi etnosidi hissettirir. Fakat boyutu karşılaÅŸtınlamaz ve tarihi durum birÂçok yönden deÄŸiÅŸiklik gösterir.
Türk bağımsızlık savaşının anlatıÂsı tabii ki Yunanlılara (Batı cephesi), Ermenilere (Kuzey-doÄŸu) ve FransızÂlara referans olur ve özellikle batı ve iç Anadolu'da gerçekleÅŸen istanbul ve müttefikler tarafından yönlendiriÂlen monarÅŸik baÅŸkaldırıları da bir bir sayacaktır. Fakat bu anlatı, Türk nasÂyonalizminin, öncelikle Koçkiri-Der-sim Kürtleri tarafından hak talep ediÂlen bir bölgeye -Kuzey DoÄŸu AnadoÂlu- ayak bastıkları olayını unutmamaÂlıdır. Bu isyancıların inziva nedenleri kat kattı: CoÄŸrafi, inançsal (dini), milÂletlerarası^ ve sosyal ölçüde, ki aÅŸiÂret aÄŸaları ve DoÄŸu Anadolu'daki büÂyük toprak aÄŸaları, Ermeniler'den alıÂnanları yasaya uygunlaÅŸtırılması öl-çüsündeki beklentileri için ümitlerini Ankara merkez hükümetine baÄŸlamaÂları daha güvenli idi. YardımlaÅŸmayı önleyen ihanetler, aÅŸiretlerarası anlaÅŸÂmazlıklar, kar yağışları ve tek tek ayaklanmalara karşı yapılan yoÄŸun askeri darbe uzun bir uÄŸraÅŸla hazırÂlanmış olması ve bir Kürt aydınının söylediÄŸi gibi, "Saf ve ulu bir fi-kir"in(45) meyvesi olmasına raÄŸmen, bu ayaklanmaya çok geçmeden kanlı bir son verir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (=TBMM)'ye(46) Yankı
16 Mart 1921'de, Osmanlı Meclisi Mebusanı ingilizler tarafından dağıtıÂlır. Aynı yılın 23 Nisanında Mustafa Kemal ve yakınları, Ankara'da yeni bir Meclis oluÅŸtururlar. T.B.M.M., birbuçuk yıl sonra, 1921 Ekim başınÂda, Koçkiri dosyasını ele alır. Kürt baÅŸkaldırı konusu ve askeri darbe güÂnümüze kadar Türkiye'den silinmeÂyecektir...
Ayaklanmanın baÅŸarısızlığından sonra, savaÅŸanların çoÄŸu Dersim'e sıÂğınırlar. T.B.M.M., yeni bir araÅŸtırma komisyonu gönderir (Tetkik Heyeti). Raporunda AliÅŸer ve Nuri Dersimi'yi elabaşı olarak belirler. Sivas'ta Harp Divanı, onları ölüme mahkum eder, Mustafa Kemal, onları ayaklanmanın diÄŸer tutuklularına tanıdığı genel afÂfın dışında tutar, fakat Dersim'de Türk adaletinin dışında kalıyorlarÂdı/4^
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde uzun tartışmalardan sonra, olaylardan "Batılı devletlerin haberdar olması gerekmediÄŸi"(48) nedeniyle Koçkiri Olaylarını gizli tutma kararı alındı. Erzurum'dan Mustafa Durak Bey gibi birkaç milletvekili tarafından karşı düşünce savunulmuÅŸtu: "Ülkemizde gerçekleÅŸen kötü olayları bütün dünÂyaya duyurmalıyız. Herkes bilsin... Çünkü beyler, ülkemizdeki bu kötü
olaylar toplumdan sakladığımız için gerçekleÅŸiyor."(49) Engel açıktı: Ordu gücünün kötüye kullanılması ve suçÂluluk olayı tartışmanın ana sorunu haÂline geldi, hiçbir milletvekili inkâr edemedi:(50) "itiraf edelim" der içiÅŸleÂri Bakanı Rıfat PaÅŸa.(51) Fakat tehlikeÂde olan yurdu acilen kurtarma görevi tam ve açık bir araÅŸtırmayı engeller. "ArkadaÅŸlar, ülkeyi kurtarmak için çaba gösterelim, ilk olarak, ülkeyi kurtarmalıyız."(52) Bu "yüce sözün", "sakıncalı" olmasına raÄŸmen, seansÂların gizli protokolleri sesli ve açık bir tartışma izlenimi verir.
"Kürt" kelimesi ancak otuzlu yılÂların başında tabu haline gelir; genel olarak Kürt kökenini kabul etmeyen ideoloji henüz oluÅŸmamıştı. 1921'de önemli olan askeri birlikti. ErmenileÂre yapılanlar da bilinçaltında gizli kalmamıştır. Bu olanlara karşı yapıÂlan birçok hatırlatmaya bir de KoçkiÂri baskını tartışmaları eklenir. Bunlar, daha ilk oturumda, görüşmeyi açık mı, yoksa kapalı mı tutmak gerektiÄŸi sorgulanırken ortaya çıkar. Emin Bey, gizli görüşmeler talebinde buluÂnur* yabancıların ÅŸunları söyleyecekÂlerini belirterek, "DindaÅŸlarına karşı böyle bir tutum sergileyen, Hıristi-yanlara karşı neler yapmaz?" der.
Ayaklanmanın kabul görmeyen
objektifleri tartışmanın dışında kaÂlır.(53) "AliÅŸer bu eÅŸkiyacılığa siyasi bir renk katıyordu" cümlesi genel tuÂtumu özetler.(54) Ayaklananların dışla-nışını üç ÅŸekilde görebiliriz: isyancıÂları belirlemek için kötü söz sarf etme tercihi;(55) vatan haini ilan etme;(56) ve yabancı para (Rus, ingiliz) aldığı ÅŸekÂlinde suçlama.(57) Bu son suçlama koÂnusu tartışmada söz edilir edilmez hemen Dersim milletvekilleri tarafınÂdan karşı çıkılır.(58) DiÄŸer iki kritikle ilgili ise bazı milletvekilleri genel af isteÄŸinde bulunur, bölge için adalet istemeye kadar giderler.(59)
Dersim'in dört milletvekilinden biri olan Hasan Hayri Bey, tarihte uzun bir gezinti yapmayı gerekli göÂrür, hatta Çaldıran Savaşı'ndan sonra Yavuz Sultan Selim'in, "Alevilerin kafalarını uçurduÄŸu (...), kurtulanların Dersim DaÄŸlarında saklandığı..."(60) olayına kadar çıkar. Belki bu konuÅŸÂmasıyla zaman harcıyor, fakat bu kanlı baskının nasıl geliÅŸtiÄŸini dile getiriyordu. Eskinin KızılbaÅŸları Åžah'la iÅŸbirliÄŸi yaptıkları için idam edilmiÅŸlerdi, savaÅŸ sonrası Dersim Alevileri ise Ruslarla iÅŸbirliklerinden dolayı vatan haini olarak suçlanmışÂlardı/60 ilgili bölgenin bir baÅŸka vekiÂli Erzincan'dan Emin Bey, RefahiÂye'den Türk Alevi ailesine yapılan-
lardan söz eder: Mülkleri alınır, karıÂsı kaçırılır ve Alevi olarak suçİanan aile babası ise sadistçe öldürülür.(62)Dersim vekili Mustafa Bey, askeri saldırının Koçkiri Kürtleriyle sınırlı olmadığını kanıtlamak için Türk köyÂlülerinin de aynı zamanda öldürüldüÂğünü dile getirir.(63)
II. BOLUM
DERSÃŽM'DE ALEVÃŽ KONUSU
Ayaklanmayı başlatan motifler, sebepler ve çıkarlar nelerdi? Hangi durum buna izin verdi? İsyancılar açıkça milli bir amaç dile getirirler: Bağımsız bir Kürdistan.
Entellektüel ve yurtsever Nuri Dersimi yazısında, ilk planda bunu gösterir. Fakat bu tek sebep olmaktan uzak. Bu hareketi besleyen birçok neÂden vardır. Apak, bu isyanı Kürt baÂğımsızlığına giden yoldaki ilk önemli adım olarak görmekle birlikte, tipik bir Kemalist olarak, bütün ayaklanÂmalarda olduÄŸu gibi burada da yabanÂcı güçlerin müdahalesine iÅŸaret eder.(64) Apak, bu yorumunda yanılÂmaktadır. Bu ayaklanmanın sebepleri dört noktada anlatılabilir:
1) Jeopolitik ve tarihi durum. (OsÂmanlı İmparatorluÄŸunun çöküşünden sonra OrtadoÄŸu ve özellikle güçlü ve merkeziyetçi Türk milliyetçiliÄŸine karşı DoÄŸu Anadolu)
2) Kürt milliyetçiliÄŸi (BaÅŸta aydınÂlarca yayılan)
3) Dersim Aleviliği(65) (Etnik-din-sel ve kültürel farklılık gösteren)
4) Dersim bölgesinin yüzyıllık karşı koyma durumu (Çıkarlarını koÂruma ve kendine özgü yaÅŸam ÅŸekilleÂrine baÄŸlı olarak).
Bu ikinci bölümde, bu ayaklanmaÂya önayak olan Dersim'deki farklılıkÂları görmeye çalışıyoruz. Son iki nokÂta -Alevilik ve karşı koyma- bizi özelÂlikle ilgilendirir, fakat bunlar ilk iki noktaya baÄŸlı kalırlar, öyle ise onları da göz ardı edemeyiz. Her durumda eksik, tamamlanmamış bir tek amaca yönelik sayılabilir; bu konuda kesin ve tam bilgi almakta zorlanıyoruz.(66)
Alevilik ve Dersim Bölgesinde Alevi Ameli
Aleviler kimdir? Bu terim TürkiÂye'de XIX. yüzyıla karşı "sapkın mezheplik" anlamına gelen KızılbaÅŸ sözcüğünün yerine ortaya çıkar. Önce siyasi terim olarak kullanılan "sapkın mezheplik", ilk olarak Safeviler için kullanılır (XV. yüzyıl). Åžii mezhebin-
den olan Safevilerin propagandası esÂnasında birçok Türkmen onlara katı-hr.(67) BektaÅŸiler, KızılbaÅŸlan tarikat-laÅŸtırmaya çalışırlar.(68) BektaÅŸiler, YeniçeriliÄŸe baÄŸlılıklarından ötürü Osmanlı İmparatorluÄŸunda farklı imÂtiyazlardan yararlandılar.(69) OsmanlıÂlara karşı koymalarından ötürü (XVI. yy'da) saygınlığı kırılan KızılÂbaÅŸ/Aleviler, yüzyıllarca sapkın olaÂrak görüldüler. Åžiiler gibi onlar da ne halifeyi ne de ulemaları tutuyordu. XVI. yüzyılın başında ayaklanmalarıÂnın baÅŸarısızlıkları sonucu, dini veciÂbelerini gizlilikle sürdürüyor ve ulaşıÂmın az olduÄŸu bölgelere, özellikle Dersim'e çekildiler.
EÄŸer, "Bir Alevi, Islamiyete geçÂmeden önce Yahudi veya Hıristiyan olmalıydı" yargısı Alevilerin geneline yönelik olsa da, özellikle Dersimlileri damgaladığı düşünülebilir.
Sünnilikteki dini kurala göre AleÂviler, açıkça mezhep sapkınlarıdır. ts-lamın beÅŸ ÅŸartından biri olan dine inanmayı kabul ederler, vecibelerini yerine getirmezler (birleÅŸmeden sonra bile), kutsal kitaplara sadece simgesel olarak önem verirler (Kur'ana ve diÂÄŸer kitaplara kesin gerçeklik biçmez-ler)(71) ve Arapçayı dini dil olarak kaÂbul etmezler. Günümüzde de çatışan Alevi ve Sünniler arasında önemli öl-
çüde uçurumlar vardır. Günümüz Kürt ve Türk gençleri bile ÅŸu özlü söÂzü bilirler: "Kim iki (ya da üç...) AleÂvi öldürürse Cenneti hak eder."(72) Bu arada altını çizmek gerekir ki AleviÂlik, XVI. yüzyılda Perslerin resmi diÂni haline gelen Caferiye formundaki Ortodoksluk, Åžiilikten önemli ölçüde ayrılır. Caferiye de, Sünnilik gibi Kur'anın belirttiklerini ve hadisleri kabul eder. "AleviliÄŸin, -birkaç konu ve ortak Åžiilik sembolüne raÄŸmen-hem Sünni OrtodoksluÄŸundan hem Caferiye'den uzak olduÄŸunu söyleÂmek yanlış olmaz."(73) Alevilikte Ali'nin yeri, tanrısaldır. Tıpkı HıristiÂyanlıkta İsa gibi. Sünnilere göre "Ali diÄŸer insanlar arasında bilge ve faziÂletli biri; Åžiiler Ali'nin mucizelerine inanırlar, peygamberlerden sonra onÂların söylediklerini yerine getiren biri olarak inanılır." Oysa Aleviler, Ali'yi "peygamberlikte var olan ruh ve TanÂrının insan olarak ortaya çıkması olaÂrak görürler.(74)
Aleviler genellikle Türkçe konuÂÅŸur. Din ve kitaplardaki buyrukların dili Türkçedir. Hacı BektaÅŸ Veli bile Türkçe yazmıştır. Tunceli/Dersim, Elazığ, Varto ve MuÅŸ dolaylarındaki Alevilerin çoÄŸu Kürtçe (Zazaca ya da Kurmançi) konuÅŸur. Alevi Kürtler ayÂnı zamanda MaraÅŸ, Malatya bölgeleri
ile Sivas, Erzincan ve Erzurum dolayÂlarında bulunurlar.(75) Kürtlerin bazılaÂrı Safi mezhebi Sünnilerindendir. Türkiye'de Alevilerden çok olan HaÂnefi mezhebinden ayrılırlar. Fakat Åžafılik ve Hanefilik arasındaki fark Sünni ve Aleviler arasındaki kadar önemli deÄŸildir. Aslında çoÄŸu Safi Kürtler, Alevileri ve Yezidileri Kürt olarak kabul etmezler; onlar Kurman-çi ya da Zazaca konuÅŸsalar da, kendiÂlerini öyle kabul etseler bile.(76) TersiÂne, onların düşüncesi de aynı ÅŸekildeÂdir. Bölgede yaÅŸayan Aleviler iki soÂrunla karşı karşıyalar: Sünni Kürt çoÂÄŸunluÄŸuna ve Osmanlı/Türk devletine karşı.(77)
Günümüzde de Dersim köylerinde çok az cami bulunur. Aleviler büyük çoÄŸunluÄŸu oluÅŸturur.(78) 1980'li yıllarÂda köylüler için Devlet tarafından yaptırılan camiler, "Batı'dan gelen memurlar" için konut ya da ambar olarak kullanılır.(79) Aleviler, dinsel ve sosyal özellikte bir toplantı olan "Cem"de birleÅŸirler: Dini bayram, orÂtak yemek, aynı zamanda "parlamenÂto" ve yargı kurumu...(80) Cem büyük bir salonda ya da yaz aylarında açık havada gerçekleÅŸtirilebilir. ToplantıÂnın ortasında Dede bulunur ve çevreÂsindeki erkekler, kadınlar ve çocuklar yaÅŸ sırasına göre dizilirler. Erkekler
ve kadınlar camilerde olduÄŸu gibi ayÂrılmazlar. Sünni komÅŸular, bu toplanÂtıları yüzünden Aleviler ve "na-mus"ları konusunda önyargıda buluÂnurlar. Aleviler, çok evliliÄŸe (istisnaÂlar dışında) karşıdırlar; erkek ve kadıÂnın sosyal konumu îslamın geri kalan bölümüne göre daha eÅŸit görünür.
Dini Cem törenlerinde ve bayramÂlarda0^ lokma dağıtımı, bir paylaşıÂmın göstergesidir. Bu lokmanın bir ikram deÄŸeri vardır ve aynı zamanda aile içinde, komÅŸular, köyler vs. araÂsında paylaşımı temsil eder. Alevilik içinde gerçekleÅŸtirilen güçlü tarikat yapısına bir birim ve genel paylaşım ütopyası eklenir.(83) Reddetme, AleviÂliÄŸin bir baÅŸka güçlü özelliÄŸidir; dini alanda vecibeler, camiler, Ramazanda oruç vs. yoktur; siyasi alanda merkeÂziyetçi devlete karşı ve XIX. yy. ortaÂlarından önce emirliklere karşı olma; dil alanında resmiyet kazanmamış olan iki dili (Zaza ve Kurmanci) kulÂlanma... Alevi tarihinin protestocu bir bilince sahip olması ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Alevilik, sırlarla dolu savunmacı azınlık dinidir: Dini konularda hiç bir ÅŸeyi açıkça söylemez. Dinlerde belirli simge, sert dogmalar, "saf ve zor" hak davaların bulunmaması, Alevilere kimliklerini ortaya koymadan yeni unsurlar(84) sokmaya olanak saÄŸlar.(85)
Bunu doÄŸrulamaya ve yeniden uydurÂmaya devam ederler. Dersim'in duruÂmundan önceki yüzyıllarda güçlü bir dini baÄŸdaÅŸtırıcılığa ve yüzyıhn baÂşından beri, bağımsız bir Kürdistan fikrine karşı hızlı bir görüş açıklığına ve altmışlı yıllardan itibaren de sosÂyalizme karşı koyma olanağı saÄŸlaÂmıştır. AleviliÄŸin bu genel açıklığı bazı Kemalist fikirler için de geçerliÂdir. Türkiye'deki bazı Aleviler, dinin devlete baÄŸlılık göstergesi ÅŸeklinde yer alan laikliÄŸe deÄŸil de "gerçek laÂikliÄŸe" kucak açmışlardı. Burada Sünni Hanefilik yeÄŸ tutulur.
Karmaşık dini baÄŸlılıklara raÄŸmen Alevi örgütlerinde çok az hiyerarÅŸi (aÅŸama farkı) vardır.(86) Alevi seyyid-ler, peygamber ailesinden geldiklerini ve sık sık Hacı BektaÅŸ'a yakın ermiÅŸ kiÅŸilerle akrabalıklarını dile getirirler. Dede(87) sıfatı dini, sosyal ve siyasi liÂder olarak önemli bir rol oynuyordu. Bumke, Dersim'in diÄŸer bölgelere kıÂyasla "Hiç bir tarihte, diÄŸer Kürt topÂraklarındaki gibi bir aÅŸiret sistemi ge-liÅŸtirmemiÅŸtir"(88)der. -Tarihi belirsizÂlik sebebiyle- aÅŸiretler arası kavgalaÂrın gündemde olduÄŸu ve yaÅŸamak için eÅŸkiyalığın gerekli olduÄŸu bir durumu idealleÅŸtirmekten kaçınmak gerekir. Dersim'in sosyal sömürünün dışında tutulduÄŸunu göstermek zordur.(89) Ke-
malistler -Tanzimat'tan sonra ortaya çıkan merkeziyetçi devletin yaptığı gibi- çoÄŸu cahil olan bu kiÅŸilerin olumsuz hetorodoks yönleri üzerinde dururlar. 1930'lu yıllarda İçiÅŸleri BaÂkanının bir yazısında ÅŸunlar okunur:
"Sünniler Devlete baÄŸlıdırlar ve onun için çalışırlar. (...) Dersim'in çoÂÄŸunluÄŸunu oluÅŸturan Åžiiler (Aleviler) kötülüklerin baÅŸlıca nedenidir. Halk, duygulan üzerinde otoritesi olan deÂdeler ve seyitlerin olduÄŸu gibi aÄŸalaÂrın da esiridir. "(90)
Bazı Sünni Kürtlerdeki ÅŸeyhler giÂbi, bazı seyitler keramet sahibi kiÅŸiler olarak görülürler. Aleviler, "mucizeÂvidir" derler. Keramet ölüm ile yok olmaz. Mezarlara yapılan ziyaretler buradan gelir. Keramet doÄŸaüstü bir-ÅŸeydir, heryerde bulunabilir. Keramet ya da bir tekke pirinin ve ÅŸeyhin göreÂvi sadece seyitlere atfedilemez. Bum-ke'ye göre(91) seyitler baÄŸlı oldukları aÅŸiretlerle sınır bölgelerde yaşıyorlarÂdı. Bağımsız, fakat yoksul yaşıyorlarÂdı. Cem törenleri, onları bir ölçüde köy iÅŸlerinden kurtarıyordu. Aldıkları hakkın bir kısmını kendilerine ayırıp, bir kısmını da ihtiyacı olanlara veya zor durumdaki köylülere dağıtıyorlarÂdı (Bu, söylediklerimizi doÄŸruluyor). Öte yandan Nuri Dersimi'nin tanıklıÂğında olaÄŸanüstü güce sahip seyitler
de görüyoruz: Seyit Rıza ve babası Seyit ibrahim AÄŸa. Nuri Dersimi, DerviÅŸ Cemal aÅŸiretine de deÄŸinir: Bu ÅŸahıs hayatını kervan rehberliÄŸi yapaÂrak kazanırdı, "Seyit oldukları için ne onlar ne de yolcuları hiç bir zaman saldırıya uÄŸramadılar."(92) Kemali taÂrafından tutulan Erzincan ve Dersim aÅŸiret listeleri, aÅŸiret bağımsız seyitleÂrin veya DerviÅŸ Cemali gibi, kendi aÅŸiretlerini oluÅŸturan seyitlerin varlıÂğını ima eder.(93)
Dersim'de(94) çok sayıda kutsal yer bulunur. Cemevi ve ziyaret yerleri olan bu bölgeler ulaşılması zor daÄŸÂlarda bulunurlar. Cemevi ve ziyaret yerleri genellikle bir ermiÅŸin türbesi, bir çeÅŸmeden ve bir aÄŸaçtan oluÅŸur. Örnek olarak, günümüzde Munzur Baba'nın oÄŸlunun defnedildiÄŸi yer olan Düzgün Baba ve Büyük ÇeÅŸme ziyaretleri ünlüdür. Buraya çok sayıÂda Alevi gider ya da gitmek ister. BaÂzıları bu ziyareti aile pikniÄŸi olarak görürler, fakat bazıları da bir gücün varlığına inanırlar ve oraya dua etmeÂye giderler. Hastalar iyileÅŸme umuÂduyla; çocuÄŸu olmayan çiftler ise bir deÄŸiÅŸiklik beklentisiyle giderler. Bazı bölgelerde tekkeler bulunurdu.(95) Bir de -Ortodoksiyi huzursuz eden- birÂçok manastır ve Ermeni kiliseleri bu ziyaretler nedeniyle kullanılırdı.(96)
Dersim Alevileri ve Ermeniler
Birçok bulgu, Dersimlilerle ErmeÂniler arasında inanç yönünden bile sıÂkı baÄŸlar olduÄŸunun kanıtıdır. DiÄŸer bölgelerin aksine Dersim köyleri, çok dinliydi... Hıristiyanlar (Ermeniler), Aleviler, Sünniler... 1914'de ErmeniÂlerin oturduÄŸu bölgelerdeki sayım veÂrileri, içinde kilise ve bazen de ErmeÂni okulu bulunan, iki ile üçyüz insaÂnın yaÅŸadığı birçok köyü gösterir. Bu köylerdeki Ermeni ve KızılbaÅŸ nüfusÂları genellikle birbirlerine denkti. Bu veriler aynı zamanda bölgede Ermeni köylerinin sayısının az olduÄŸunu da gösterir.(97) Bruinessen, XIX. yüzyılın sonuna doÄŸru çok sayıda zor durumda bulunan Ermeni'nin AleviliÄŸi ve Kürt dilini benimsediÄŸini ve Alevi-Kürt halkına tamamen karıştıkları konusuÂna deÄŸinir. Molyneux-Seel ise 1914-1918 Savaşı öncesinde Dersim'i ziyaÂretinde karşılaÅŸtığı Alevi Kürtlerin çoÄŸunun Ermeni asıllı olduklarını kaydeder.(98)
Duran bölgesinde 1906'dan beri militan olan Ermeni Rupen şöyle yaÂzar^: "Bizim aziz Karape de onların azizlerinden biriydi."
Seyit Rıza'nın emireri F. DoÄŸan ise, Vank Kilisesine Hıristiyan ErmeÂniler kadar Alevi Kürtlerin de sık sık gittiÄŸini belirtir.(100) 1936-1938 Ayak-
lanmasının liderlerine karşı suçlama belgesi de, propagandalarından birinÂde bu kilisenin özellikle rolünü doÄŸÂrular/10"
Ermeni Garo Sasuni'ye göre, DerÂsim'de militanlık yapan Ermeniler bu bölgedeki Kürtlerle dostluk iliÅŸkileri içindeydiler. Sasuni, I. Dünya Savaşı sırasında Dersimliler'in, birçok ErÂmeni'yi kurtardıklarını doÄŸrular.(102) Aynı sayfada, Hamidiye Alayını oluÅŸÂturan güçlü Kürt aÅŸiretlerinin onlara düşman olduÄŸu konusunda üzüntüleÂrini belirtir. "Kürtlerin babası" olarak çaÄŸrılan Sultan Abdülhamit, 1891 yıÂlında bir dış tehdite karşı (özellikle Rus) bir de Dersim ve Musul'da KürtÂlerin baÅŸkaldırılarına ve Ermeni ayakÂlanmalarına karşı Sünni Kürtlerden oluÅŸan Hamidiye Alaylarını kurmuÅŸÂtu.00^ O dönemde Alevi aÅŸiretleri ile Ermeniler, Jön-Türklerin Abdülha-mid'e karşı yaptıkları devrimi (1908) alkışlarlarken, Sünni Kürtler baÅŸkal-dırırlar.(104) Dersimliler savaÅŸa yer yer katılırlar; 1915'te Jön-Türk hükümeÂtinin organize ettiÄŸi Ermenilere saldıÂrı olaylarına daha da az katılırlar. Tam tersine, Dersim sığmak bölgesi rolünü oynuyordu. Gozaros de Alexa-nian'ın kendisi de belli bir süre buraÂda saklanmıştır. Åžunu yazar:
"Dersim'de Kürtler arasında yeni
bir hayata baÅŸlamış çok sayıda ErmeÂni bulunuyordu..."(105)
Nuri Dersimi'ye göre 36.000 ErÂmeni, Dersimliler tarafından kurtarılÂmıştı; bu da Türk hükümeti tarafından ÅŸiddetli eleÅŸtirilere yol açabilirdi.(106) Buna raÄŸmen Dersimliler, AnadoÂlu'nun büyük bir kısmını içeren bir Ermenistan planını kabul edememiÅŸÂlerdi. Bu nedenle 1918'de(107) Ermeni komutanı Murat PaÅŸa ile anlaÅŸamaÂmışlardır. Mustafa Kemal'e(I08) de ayÂnı tavn koymuÅŸlardır.
Ermenilerden iki yıl sonra, 1917'de, çok sayıda Kürt'ün -ve saV dece isyanın Botan'dan Dersim'e kaÂdar yayılanlar, baÅŸkaldıranlar deÄŸil-de, benzer kaderle karşılaÅŸtıklarını belirtmek yararsız deÄŸildir.(109) Dört yıl sonra; Mart 1922'de yeniden ayaklanan Kürtler, Türk hükümetinin tıpkı Ermeniler gibi(n0) onları da yok etmek niyetinde olduÄŸunu bildiklerini bir telgrafla Ankara'ya bildirdiler. Rahmi Apak şöyle der:
"Türklerin Ermeniler gibi Kürtleri de yok edecekleri söylentisi bütün bölgeye yayılıyordu."(111)
Nuri Dersimi'ye göre, merkez orÂdusu komutanı Nuri PaÅŸa, birçok kez ÅŸunu dile getirmiÅŸtir:
"Türkiye'de 'zo' (=Ermeniler) diÂyenleri yok ettik, aynı ÅŸekilde 'lo'
(=Dersim Kürtleri) diyenleri de ben yok edeceÄŸim."(112) 3-5 Ekim 1921 Koçkiri Ayaklanmasının bastırılmaÂsından sonra, Ermeniler gibi yok edilÂme görüntüsü Ankara'da B.M.M. göÂrüşmelerinde büyük yankılara yol açar. "İsyancılar, Alevi-Kürtlerin de Ermeniler gibi yerlerinden edilecekÂleri düşüncesini yaymışlardı, bu da isÂyanın büyümesine yol açmıştır."013) "Ümraniye'den geçen bir teÄŸmen, 'Ermeniler gibi sizi de bitireceÄŸim' diyerek bölge Kürtleri arasında paniÂÄŸe yol açmıştı."(114) Dersim'de dağıtıÂlan Kürt gazetelerinde Kürtlerle ErÂmeniler karşılaÅŸtınlmıştı.(115) "ErmeniÂler gibi bizim de kafamızı uçururlar" söylentisi yayılıyordu/116) "Ceza bahaÂnesiyle Ümraniye'de olanlar, Afrika barbarlarının bile kabul edemeyecekÂleri aşırılıktaydı ve bu da Dersimlileri korkuya boÄŸuyordu. Böyle bir ÅŸey ErÂmenilere karşı bile yapılamazdı."(117) "DoÄŸru, Erzincan'a saldıran ErmeniÂlere bile böyle vahÅŸet uygulanmamışÂtı."01*0 Sadece bir tek referansım var: Ali Kemali'nin bize söylediÄŸine göre, Ankara'ya gitmek için Sivas vilayetiÂne saldıran binlerce Dersim isyancıÂsından yirmi kadarı, küçük bir köyü yaÄŸma ettiklerini ve oturanları öldürÂdüklerini ÅŸu sözleriyle doÄŸrularlar: "Ermenilere yaptıklarınızı size geri ödüyoruz."019)
Alevi Dersim'în Başkaldırış Şekli
Dersim tarihi az incelenmiÅŸ olmaÂsına raÄŸmen, farklı yazarlar(120)ÅŸu nokÂtada birleÅŸirler: Bu bölge birçok yönÂden Osmanlı imparatorluÄŸu 'na ancak formel olarak baÄŸlıydı. (Gerçekte pek baÄŸlı deÄŸildi) Önemli yönlerden DerÂsim egemenliÄŸini koruyordu; bu da açıkça vergi ödemediÄŸi ve orduya asÂker temin etmediÄŸi anlamına gelir.020 Bu da Dersim'in devamlı bir ayaklanÂma hazırlığı içinde olduÄŸunu gösteÂrir.022* Safavilerin yanındaki KızılbaÅŸ geçmiÅŸi bir tarafa, Çaldıran'da Åžah isÂmail'in yenilgisinden sonra (1515) Osmanlı egemenliÄŸi altında kurulaÂcak olan Sünni Kürt prensliklerine karşıydı; onlardan uzak duruyordu.(I23) Güçlenen, top ve silahlarla olduÄŸu kaÂdar sert bir ideoloji ile de silahlanan Kemalist devlet, aÄŸalar ve dedeler taÂrafından yönlendirilen cahil, geri kalÂmış halkı medenileÅŸtirme ve modernÂleÅŸtirme misyonunu yerine getirerek ancak 1930'lu yıllarda bu sığınak-da-ğın direniÅŸini kırmıştır.(124)
Dersim (Tunceli bölgesi) günümüÂze kadar aÅŸağılanmışlığıyla bilinir. Kanıtını görmek için de Türkiye'nin batısında oturan birçok kiÅŸiyle konuÅŸÂmak yeterlidir. Hatta çocukların kim-liklerindeki doÄŸum yerinin baÅŸka bir
yeri göstermesinin daha iyi olacağını düşünen aileler bile vardır.
Dersim'i oluşturan Kürtlerin bir kısmı büyük yabani Kızılbaş aşiretin-dendi.
Bu cümleler, Dersim'e komÅŸu olan Harput (Elazığ) bölgesinde doÄŸan (1898) ve büyüyen bir Ermeni tarafınÂdan yazılır:(i25) "Yabani Kürt aÅŸiretleri KızılbaÅŸlar tarafından tutulan bölgede tehlikeli olarak bilinen bir daÄŸ yolunÂda üç saat yürümek" ona çok tehlikeÂli görünüyordu.(126) Dersim, egzo-tik(127) bir bölge olarak insanların kafaÂsında nasıl bir ÅŸekilde oluÅŸabilirdi? Türklerin çok az uÄŸradığı bu bölgede eÅŸkiyalığın üstünde durmak Kemalist propagandası için zor deÄŸildi. Halkın kendisi de güvensizlikten ÅŸikayetçi idi.(128) Aslında, adaletin elinden kaçÂmak için Dersim'e sığınmak isteyen komÅŸu bölgelerden birçok katil vardı. Sığınmak isteyen birini devlete teslim etmemek birçok aÄŸa için namus iÅŸi idi.(129) F. DoÄŸan, ayaklanmalar esnaÂsında, ordu ile iÅŸbirliÄŸi yapan, genelÂde onlar olduÄŸu için kendi kendine öfÂkelenir.03^
Dersim milletvekili Hasan Hayri Bey, hemÅŸehrilerini parlamento önünÂde savunmak gerektiÄŸini düşünür ve eÅŸkiyalığın neden yayıldığını anlatır: Kıyıma uÄŸrayan mezhep sapkınları
daÄŸlara sığınmak zorunda kalmışlarÂdı. Dışanya yönelik geliÅŸtirdikleri küÂçük ticaretlerinde, Kürt oldukları için sömürüldüler. Tek varlıkları olan koÂyun, keçi ve süt ürünlerinden alıyorÂlardı. "Bu nedenle Dersim'de eÅŸkiya-lık yaygınlaşıyordu ve çok kötülük getiriyordu, fakat buna raÄŸmen DerÂsim islam dininden ayrılmadı, bunu yapmaya da niyeti yoktu."(13l) AlevileÂrin yüzyıllar boyu Sünni devletlerle karşı karşıya olduklarını hatırlatmak gerekir ve bu da yok etme mücadeleÂsi ile çığırından çıkıyordu.
Apaçık olan bu durumda, çevreÂsinde imam Ali ve Pir Sultan Abdal gibi yerel gelenekleri örnek alarak, ÅŸehitlik ve fedakarlık din ve kültürü oluÅŸarak, din daha çok bir silahlı saÂvaÅŸ halini alır.(132)
1916 yılında Ermenilerin öldürülÂmesinden korkup aynı ÅŸey onlara da yapılır diye, çevredeki Osmanlı garniÂzonlarına saldırı düzenlemek amacıyÂla03^ Dersim'de birçok Alevi Kürt aÅŸiretleri bir seyitin önderliÄŸinde Düzgün Baba'ya giderler. 1920'de Yellice'de Hüseyin Abdal Tekke-si'nde Koçkiri Ayaklanmasının hazırÂlıkları için önemli bir toplantı yapılır. Kangal ve DivriÄŸi bölgesindeki HaÂsan Baba Tekkesi de aynı zamanda özgür Kürdistan fikri ve silahlı bir
çarpışma gerekliliÄŸi üzerine konuÅŸanÂların, özellikle de AliÅŸer'in toplantı yeriydi.<134) Koçkiri Ayaklanmasından çok az ÅŸiir günümüze kadar gelebilÂmiÅŸtir.0350 iyi bir ÅŸair olan AliÅŸer, Ali'ye ve Alevi sembollerine de deÄŸiÂnir:
Yemin edenler elmaya Zülfîkârı Mürtezaya Geriden teller çektiler Biz uymayız eşkiyaya
Dilo yaman yaman yaman Çiyan gırto berf u duman Mera bişin şahe merdan Ew dermane hemu derdan(136)
Ali'nin kılıcı Zülfikâr, yemin edenler arasında kesilen ve paylaşılan elma, Ali'ye yapılan çaÄŸrı XVI. yy'da KızılbaÅŸların çarpışma zamanına kaÂdar çıkan belirgin bir Alevi simgeleri idi. AliÅŸer de bunları Zülfîkân temsil eden bir kılıç üzerine isyancılara yeÂmin ettirerek ve Zülfikânn kestiÄŸi elÂmayı yerken Ali'nin eÅŸi Fatma'nın dualarına baÅŸvurarak tekrar kulla-nır.(137) Dini büyütmemek gerekir: AliÂÅŸer'in bu ÅŸiiri de sadece son dörtlükte ve nakaratta ortaya çıkar. Bir baÅŸka aşık olan Aşık Sefil Gazi'nin ÅŸiirinde sadece bir önceki dizede Tanrıya ya-
karış vardır.(138) Ayrıca, milli konular da bu ÅŸiirlerde yer alır.(139) Bu ÅŸiirin son kıtası Türkçedir, nakaratı ise Kur-mancça yazılmıştır.(140) Bu da Koçkiri-Dersim hareketlerinin ne dil ne de etÂnik konularda bir düzen birliÄŸi içinde olduklarını gösterir. I. Bölümde de söylediÄŸimiz gibi, birçok Türkmen köyü bu harekete katılır ve AliÅŸer de aynı zamanda onlara Türkçe rehberlik yapar.
(141)
III. BÖLÜM
MERKEZİYETÇİLİĞE
VE MİLLİYETÇİLİĞE
KARŞI DERSİM
XIX. yy'dan itibaren Sünni KürtÂler üzerinde ÅŸeyhlerin oynadığı rolü ve milli ayaklanmalardaki iliÅŸkilerini incelemiÅŸ olan Martin van Bruines-sen'i referans alarak(142), kısaca ÅŸunu çıkardım:
* Reformlar ve İmparatorluÄŸun merkezileÅŸme sonrasında Kürt emir-darların ortadan kaldırılması aÅŸiretleÂrin aracısı olarak ÅŸeyhlerin rolüne önem katıyordu.
* Ermenilerin lehine geliÅŸen dış siÂyasi baskılar (Hıristiyan güçler) ve DoÄŸu Anadolu'da batılı dini misyo-
nerlerin varlığı Kürtler ve Ermeniler arasında tansiyonu yükseltiyor ve şeyhlerin rolünü güçlendiriyordu.
* Reformlar azınlıkların genellikle aÅŸiretin borçlu oldukları Kürt aÄŸalarıÂna baÄŸlı olan Hıristiyan köylülerin korunması amacını güdüyordu. HırisÂtiyan güçlerin desteÄŸinden cesaret alan bu azınlıklar, aÅŸiretlere ödeme yapmaktan ve mal vermekten vazgeçÂmeye çalışırlar.
* Reformların olduÄŸu kadar HırisÂtiyan güçlerin etkisi de XIX. yüzyıl boyunca, üstünlükleri ve ayrıcalıklaÂrını böylece gündeme getirmeyi gören Kürtler arasında rahatsızlık yaratır. Åžeyhler(143) sözcülük yapıyor ve bu duÂrumda da öncülük yapıyorlardı.
Durum, hangi ölçüde ve neden Dersim Alevi Kürtleri'ninkinden farklılık gösterir?
* Dersim'le karşılaÅŸtırılacak ne bir rahatsızlık, ne de iyileÅŸtirecek ÅŸeyhler vardı. Kemalistlerden önce ve merkeÂzi otoriteyi yerleÅŸtirmek için birçok giriÅŸime karşı, hiçkimse Dersim'de yasa ve deÄŸiÅŸik yaÅŸam ÅŸeklini gündeÂme getirmeyi baÅŸaramadı. Sığınak-daÄŸ olarak, Osmanlı merkeziyetçiliÄŸiÂne ve yolları üzerindeki Jön-Türklere karşı bir takım baÅŸarılar göstererek kendilerini savunuyorlardı.
* Dersim'e yerleşmiş batılı dini
misyonerler olmadı. Dersimliler, ErÂmenilerin lehine olan dış siyasi baskıÂnın onları ilgilendirdiÄŸini düşünmeÂdiler (Bu düşünce pek yakında "BüÂyük Ermenistan" planı ortaya çıktıÂğında deÄŸiÅŸecektir).
* Batı, ayrı olan bu bölgeye bir etÂkide bulunamazdı, zaten ilgilenmiÂyordu da...
* Arazi aÅŸiretçiliÄŸi sistemi, az geÂliÅŸmiÅŸ gibi görünür.
Dersim'in Alevi-KızılbaÅŸlan, "sıÂÄŸmak daÄŸlarında" kimliklerine yapıÂlan her türlü saldırıdan kendilerini koÂruyarak karşı tutum almışlardır. DerÂsim, sadece Osmanlı kuruluÅŸlarına karşı deÄŸil de BektaÅŸilere karşı da birÂçok özgürlükten yararlanıyordu. Der-sim'de bulunan Alevi kurumu, Bekta-ÅŸilerinki ile çok az baÄŸlantıda idi. DoÂÄŸu Anadolu'daki Aleviler için DerÂsim'deki dedenin birinci otorite sahiÂbi olduÄŸu söylenir.(144) Nuri Dersimi ile bir görüşmesinde Çelebi Cemalet-tin Efendi'nin ÅŸu sözleri çok anlamlıÂdır:
"Yüzyıllar önce Hacı BektaÅŸ Veli, Dersim'deki aÅŸiretleri birleÅŸtirmek için (BektaÅŸilerle) bölgeye birkaç misyoner gönderir. Fakat onlar öldükÂten sonra, zamanla oÄŸulları onu unuÂturlar ve ayrılıp tamamen Kürt olurÂlar. Kendi istek ve düşüncelerine göre
akıl ve mantık dışı bir din geliştirirler ve Dersindiler bunu kendi kurallarına göre düzenlerler..."(145)
BektaÅŸi düzeninin üst temsilcisi, Dersimlileri savaÅŸa katılmaya çağırır, baÅŸarılı olamaz (bkz. 1. Bölüm). OnÂlar için Kemalistlerin oluÅŸturacağı yeÂni güce karşı kendilerini savunmak mantıksız deÄŸildi, ilk Türk milliyetçiÂlerinden birkaçı BektaÅŸi olduklarını söylerlerdi.046* Türk olan ve Hacı BektaÅŸ kurumu(147) kimliÄŸini taşıyan Anadolu Alevilerinin büyük çoÄŸunluÂÄŸunun Kemalizme karşı düşmanca bir tutum sergilemediklerinin altını çizmek gerekir. Tam tersine; laik devÂletin bir vatandaşı olarak daha çok hak ve eÅŸitliÄŸe sahip olma umudu ile onu destekliyorlardı. Alevi köylerinin DoÄŸusu için de aynı ÅŸey geçerli idi.(148) Mustafa Kemal, Alevilere yakın olduÂÄŸunu söylüyor ve laikliÄŸi öne sürerek büyük bir koz elde ediyordu. Böylece Kemalizme karşı Aleviler arasında bir tutarsızlık olduÄŸu sonucuna varaÂbiliriz.
Fakat halifeliÄŸin kaldırılmasından önceki yıllarda geliÅŸen propaganda, DoÄŸu'ya; özellikle Kürt Sünnilerin çoÄŸunluÄŸuna karşıydı. Bu propaganda bütün Müslümanlara, dine karşı olanÂlara ye "Türk topraklarının" bölünÂmezliÄŸine karşı savaÅŸmalarını istiyor-
du. Kürtlere bazı haklar ve Kürt aÄŸaÂlara önemli unvanlar sözü vererek büÂyük baÅŸarı gösterdi. Van Bruinessen şöyle yazar:
"Halifelik adı altında Türk-Kürt kardeÅŸliÄŸine çaÄŸrıda bulunan KemaÂlistler, Kürt milliyetçilerin çaÄŸrılarınÂdan daha çok baÅŸarı elde ettiler. "(149)
Ekrem Cemil de, Erzurum ve SiÂvas Kongrelerinden sonra Türk lideriÂnin kazandığı kiÅŸileri ve Kürt bölgeleÂrini sayarak ÅŸu sonuca ulaşır:
"Bu dönemde, sadece Mustafa KeÂmal'le birleÅŸmeyen Koçkiri aÄŸaları, silahlara sarılıyor ve Kürt kimlikleriÂni kanıtlıyorlardı.(150)
Güçlü aÅŸiret dinamiÄŸi "1880'de Åžeyh Ubeydullah, 1925'te Åžeyh Sait ve 1961 'de Mustafa Barzani gibi liÂderleri, milli ve dini bir konuÅŸma ile kaynaÅŸtırmayı baÅŸararak seferberlik halini almıştır."050 DiÄŸer durumlarda, genelleÅŸtirilmiÅŸ ve uzun süreli bir diÂreniÅŸi sürdürmekte zorlanmıştır. KoçÂkiri'de, bu düşünce doÄŸal olarak aÅŸiÂret dinamiÄŸi arasına dayandırılıyorÂdu. Fakat dini bir konuÅŸmaya girmiÂyordu. Milliyetçilik hiç dinin yerini almış mıydı? Hiç bir zaman... AleviÂler, özellikle de Dersimliler, daha çok yeni inançlar ve düşünceler yönünde kimliklerini yeniden yaratma eÄŸili-mindeydiler. Belki de Koçkiri-Der-simliler ÅŸu cümle ile örneklendirilebi-lecek Kemalist Jön-Türk düşüncesinÂden etkilenen bir anlayışı çok erken kazanmışlardı: "... Sadece askeri egeÂmenlik deÄŸil, aynı zamanda dini ve siÂyasi egemenlik de geleceÄŸimiz için hayati bir meseledir. "(152)
1918 yılı sonundan itibaren hemen hemen her Kürt köyünde kurulan "Kürt Kulüpleri", "HerÅŸeyden önce, Kürt ÅŸehirlerinin Kürtlüğünü ve İsÂlamlığı korumak" amacındaydı.(153) İsÂlama saygı ve Kürt-Türk kardeÅŸliÄŸinÂden söz eden Kemalist vaadlerle çok çabuk yetindiler. Bazı Sünni Kürtler için Koçkiri sadece bir Alevi ayaklanÂması idi.(154) Dersim'in Alevi Kürt birÂliÄŸi, onu kınayan ve suçlayan bir dine yapılan çaÄŸrı ancak kendi savaşını körükleyebilirdi. Türk bağımsızlık saÂvaşı kazanılır kazanılmaz, Kemalizm öncelikle Dersim dışında, Sünni KürtÂlerin yaÅŸam ÅŸekillerine ve dinlerine karşı saldırıya geçer.
Koçkiri örneÄŸini kastederek, Ro-bert Olson'un ÅŸu yazdığından önemli dersler çıkarılabilinir: "Åžeyhler aÄŸalaÂra göre ayaklanma lideri olarak daha güvenilirdi; birleÅŸtiricilik özellikleri, geniÅŸ bir birim oluÅŸturmak için gerekÂliydi, ve... daha milliyetçi idiler."
Olson, biraz ilerde şöyle devam eder:
"1921 Koçkiri Ayaklanmasında, din ve dil farklılıklarının oynadığı rol ne olursa olsun, 1925 Isyanındakin-den daha önemsizdir. Bu aynı zamanÂda bir gevÅŸeklikti: Sünni-Zaza-NakÅŸi-bendi İsyanı din, dil karışıklığı ile daÂha güçlü ve daha birleÅŸik olabilirÂdi."05^
Ermenilere yönelik tutum bu iki hareketi mantıklı bir ÅŸekilde ayırde-der. Koçkiri Dersimlileri çoktandır geleceklerinin Ermenilerinki gibi olaÂcağını görürken ve AliÅŸer de, örneÄŸin, bir Ermeni habercisine yardım ederÂken, Åžeyh Sait Ayaklanması onlara karşı mesafesini korur ve bu da dini (Sünni) kurtarmayı amaçladığı içinÂdir.056* Koçkiri'ye kıyasla, dine baÄŸlıÂlığı açıkça daha güçlü idi.(157)
Olson'un incelemesinde, "Kürtler tarafından götürülen ilk büyük milli isyan Åžeyh Sait'inki olmuÅŸtur." Van Bruinessen ile beraber, "Açıkça ne diÂni ne de milli olduÄŸunu" söyleyebiliÂriz.058* Dini isteklerde bulunmayan bir isyanı "dini" olarak adlandırmak güçÂtür. Koçkiri Ayaklanması "laik" tarafÂsızlığa deÄŸil, daha çok Türk milliyetçiÂliÄŸi ve merkeziyetçiliÄŸine karşıydı. Bağımsız bir Kürdistan isteÄŸi ile Koç-kiri-Dersim ideolojisi İstanbul'daki entellektüel Kürtlerin radikal grubuÂnun düşüncesinden ilham almıştır.
Eski baÅŸbakan ve cumhurbaÅŸkanÂlarından Celal Bayar şöyle der:
"Åžeyh Sait, Kürt islam CumhuriÂyeti kurmak istiyordu. (...) Dersim isÂyanı düşüncesi tamamen bir Kürt poÂlitikası idi. DoÄŸrudan doÄŸruya özerk bir Kürt hükümeti kurmak istiyorlarÂdı. (...) Dersimlilerin en ülkücü olanÂları Kürt sorununu konuÅŸmak için Koçkiri'de bir araya geliyorlardı. (...) Bana göre, Koçkiri Ayaklanması diÂÄŸerlerinden daha önemlidir. "(159)
Koçkiri Ayaklanmasından yaklaÂşık on yıl sonraki Ararat İsyanı (1930), önceki iki ayaklanmanın bir bakıma meyvesi idi. 1925'teki kanlı baskın, savaşı sürdürme isteÄŸinde olan eski Türk ordu komutanı İhsan Nuri komutasında ve beraberindeki birkaç aÅŸiretle 1925 AyaklanmasınÂdan kurtulan grubu kasteder.
Ararat İsyanının temelinde ErmeÂnilerle iÅŸbirliÄŸi ve bir entellektüel Kürt kuruluÅŸunun desteÄŸi bulunuyorÂdu (Haybûn). CoÄŸrafi yönden de Koç-kiri-Dersim'e benzer; Diyarbakır, Van, Bitlis, Elazığ ve Dersim-Koçki-ri bölgelerini içeren bağımsız bir Kür-distan isteÄŸi vardı.
Ararat İsyanı, bir dış destekten ve Ermeni Cumhuriyetine yakın oluÅŸunÂdan yararlanmasa da, daha çok bölgeÂsel devlet statükosunun politik kurbaÂnı olur.(160)
1925'te DoÄŸu Dersim'de birkaç aÅŸiret Åžeyh Sait güçlerine arkadan saldırmışlardı, 1930'da bunun aksine, Kürt milisleri (Aleviler) cezalandırÂmak ve Ararat İsyanını bastırmak için iÅŸbirliÄŸi yapan DoÄŸu ve Batı Dersim aÅŸiretleri, Seyit Rıza komutasında birÂleÅŸirler.
1936-1938 Dersim Ayaklanması (Seyit Rıza ile beraber) DoÄŸu AnadoÂlu'da Koçkiri'nin baÅŸlattığı iki savaÅŸ arasındaki Kürt baÅŸkaldırılarının paÂrantezini kapatır. Kürt-Alevilerle beÂraber ikisi de hemen hemen aynı bölÂgeyle ilgilenirler. İki durumda da Dersim'de bir kimlik için, bir de tabii ki haklarının korunmasını da içeren bir savaÅŸ vardır. Bu "tutuculuk"a Kürt milliyetçiliÄŸi eklenir; okumuÅŸ liderler olan AliÅŸer ve Nuri Dersimi'nin varlıÂğı bir bakıma garanti oldu. Tarih akıÂşının gösterdiÄŸi 1936-1938 AyaklanÂması bu kadar geniÅŸ bir milli Kürt düÂşüncesi ile beslenemiyordu. AliÅŸer ölÂdürülmüş, Nuri Dersimi, isyan sıraÂsında sürgün edilmiÅŸti. Koçkiri-Der-sim İsyanı, Kürt milliyetçiliÄŸini radiÂkal hale getirmiÅŸ ve Kürtleri, KemaÂlist devletle doÄŸrudan ilk kez karşı karşıya gelmesini saÄŸlamıştı. 1936-1938 Ayaklanmasında Dersimliler, böyle açık bir karşı koyma giriÅŸiminÂde bulunmaya cesaret eden ilk ve son olduklarını kanıtladılar. Çok büyük bir aÅŸiret kaybettiler. Kemalistler, Dersim'deki Alevi Kürtlere saldıraÂrak, ilk kalıntıları 1921'e dayanan bir operasyon geliÅŸtirdiler. Bu askeri operasyonlar, 1915'teki Ermeni olayÂlarını hatırlatır.
İncelememi beÅŸ varsayımla bitiriÂyorum. Olaylardan alman gerçek soÂnuçlar yerine, çalışmamı özetleyen fiÂkirlerin bir "özetini" oluÅŸturur bu varÂsayımlar. Bazıları geçmiÅŸ bölümlerde zenginleÅŸtirilmiÅŸ anlatımlar içerir (III ve V.), diÄŸerleri, bir kısmı benim araÅŸtırmam olan sezgili ve genelleÅŸtiÂrilmiÅŸ varsayımlardır. (I ve II.)
I. Birinci Dünya Savaşı'nın hemen sonrasına kadar, entellektüel ilhamlı Kürt milliyetçileri dini kullanmadan mücadeleyi baÅŸlatmayı baÅŸaramadıÂlar.
II. Türkiye'de Kürt Ayaklanmaları (1938'e kadar) belirgin bir Alevi-Sünni bölünmesiyle belirginleÅŸmiÅŸtir. Birine inanan Kürtler, diÄŸerinin ayakÂlanmasına katılmamışlardır, hatta baÂzen de hükümetle birleÅŸerek ayaklanÂmaya karşı koyarlar. Bu çarpıklık güÂnümüze kadar önemli bir sosyal fakÂtördür.
III. Dersim'in Alevi Kürtleri, OsÂmanlı İmparatorluÄŸunun çöküşünden sonra bağımsızlıklarını talep etmekte ilk sıradadırlar; bunu:
* Genelde Osmanlı İmparatorluÂÄŸundan (onları mezhep sapkını olarak gören Sünni sultan halifeden),
* 1914-1918 savaşı sırasında Jön-Türklerin yönettiği İmparatorluktan (sadece uzaktan katılırlar),
* Yunan, Ermeni, Fransız düşmanÂlara karşı Kürtlerle birleÅŸmek için her zaman İslam birliÄŸinden söz eden Mustafa Kemal'in yönetimindeki 1919-1922 yıllarının Türk hükümeÂtinden (Sünni Kürtlerin çoÄŸu KemaÂlist hükümete karşı ancak halifelik kaldırıldıktan sonra ayaklanırlar, içleÂrinden bazıları Jön-Türk ve Kemalist-lerle 1914-1923 savaÅŸma katılırlar),
IV. Alevi ortamı, gelenek farklılıÂğı ve coÄŸrafî-tarihi durum Dersim'de bağımsız Kürdistan fikrinin çıkışını kolaylaÅŸtırmıştır. Koçkiri-Dersim isÂyancıları, Dersim yurdunda kimlikleÂrini koruma fikrine sınır koymadan, merkeziyetçiliÄŸe ve TürkleÅŸtirilmeye karşı savaşırlar (1936-1938'da durum böyle idi). Dini söylevleri daha gizli, Åžeyh Sait dönemine göre dil ve tek etÂnik birliÄŸi daha az belirgindir.
V. Uzun süre birlikte yaÅŸamaya baÄŸlı olan ve Dersim'in kaçaklara sıÂğınak olması olayı ile geliÅŸen Kürt-Ermeni kardeÅŸliÄŸi, Alevi-Sünni inanç uçurumunu artırır ve Koçkiri harekeÂtinin "zihniyetinde" önemli rol oynar.
Dipnotlar
1) Åžu anki Türkiye'nin kuzey-doÄŸusun-da bulunan (DivriÄŸi/Sivas, Tercan/Erzincan ve Elazığ) arası. 1930'lu yıllarda ismi TunÂceli olarak deÄŸiÅŸtirilir. (Bölgedeki birçok isim gibi) Koçkiri, Sivas'a doÄŸru Dersim'in batısına komÅŸu bölgeyi gösterir.
2) Nuri Dersimi, Hatıratım, s.99. Bu kiÂtap yazar öldükten 13 yıl sonra 1986'da Stockholm'da çıkar.
3) 1937-38 Dersim Ayaklanması. TürkiÂye'de silahlı Kürt isyanı tekrardan 1984'te baÅŸlar. (Tunceli/Dersim'de 1991'de. Yeni Ülke, 6-12.1991, s.12)
4) Koçkiri Ayaklanması ile ilgili bu yaÂzının kaynakları ÅŸu kitaplardır: (Rus ve ErÂmeni kaynakların yokluÄŸu ve de ulaşılmaÂyan Türk Askeri arÅŸiv dokümanlarının ekÂsikliÄŸini not ediyoruz; İngiliz dokümanlarla ilgili, Robert Olson'un verdiÄŸi bilgilerden yararlanıyorum. The Emergence of Kurdish Nationalism 1880-1925, Texes 1991/1. yaÂyın, 1989)
* Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihinde
Dersim (Bu kitap 1. yayınında 1952 HaÂlep/Suriye'de çıkar. 1938'den beri burada sürgündü). Bu milliyetçi Kürdün iki kitabı birçoÄŸuna güvenilir görünen deÄŸerli bilgiler içerir.
* Rahmi Apak, Türk İstiklal Harbi-îç Ayaklanmalar (1919-1921), t.b., Ankara 1984 (T.C. Genelkurmay Bask. Harp Tarihi Dairesi Resmi Yayınları, Seri No: 1, Gnkur. Basımevi). Bu eski Türk askeri Koçkiri Ayaklanmasında önemli bir yer korur.
* Ali Kemali, Erzincan Tarihi, İst. 1930 (Türkçe 2. yayın: İst. 1992).
* Faik Bulut, Belgelerle Dersim RaporÂları, İst. 1991. (Bir kısmı Ali Kemali'den alman doküman ve belirtileri)
* T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları, AnkaÂra 1980.
* Koçkiri Ayaklanması birçok Türk kiÂtabında önemli yer tutar. Buna karşın Batılı dillerde Koçkiri üzerine yayın neredeyse yok. Fransızca Müslüm ErdoÄŸan'ın "KoçkiÂri Ayaklanması" (EHESS, Paris 1991) RoÂbert Paris yönetiminde yayınlanmamış) ve İngilizce R. Olson kitabında 10 kadar sayfa. Age, s.28-29.
5) NakÅŸibendi ÅŸeyhi Ubeydullah'ın isÂteklerinin dışında (1880). Olson, age, s.2.
6) Martin Van Bruinessen, "Vom Osme-nismus zum Separatismus; J. Blasch-ke/M.van Bruinessen, Berlin 1989; R. Oi-son, age, s. 1-25.
7) Kürt kökenli Kemalist tarihçisi Fırat, yakınır. M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto
Tarihi, Ankara 1983 (1952), s.114.
8) Rusça bilen Koçkiri'den AliÅŸer, Kürt sorununu çözebilmek için Rus ordusu ile gizli iliÅŸkilerde bulunur. N. Dersimi, KürÂdistan Tarihinde Dersim, s.280.
9)N. Dersimi, age, s. 118.
10) N. Dersimi, age, s. 118.
11) N. Dersimi, age, s.102.
12) N. Dersimi, age, s.114.
13) H. Bozarslan, Kemalist Türkiye'de Kürt Milli Meselesi, EHESS diploma anılaÂrından; Robert Paris, Paris 1986, s.95. (YaÂyınlanmamış)
14) Apak, age. s.152-153; N. Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 121-122; N. Dersimi, Hatıratım, s. 100; Nazmi Sevgen, "Koçkirili Alişer", Tarih Dünyası, Sayı 9, İstanbul 1950, s.378.
15) Tekke=Toplantı, eÄŸitim ve konaklaÂma yeri.
16) N. Dersimi, age, s. 126.
17) Mark Sykes, The Caliphs Last Heri-tage, London 1915, s.584. Söylentiye göre Dersim'den gelen 1000 aile saymıştır.
18) Hozat ve ÇemiÅŸkezek aÅŸiretleri, BaÂtı Dersim'den toplam 45.000 savaşçı 1920'lerin sonunda bir toplantı esnasında isyana katıldıklarını belirtirler, N. Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 128. 1927'de tutulan bir istatistiÄŸe göre Dersim'de 270.000 kiÅŸi bulunur, N. Dersimi, age, s.57. N. Dersimi, bölge ve aÅŸiretler hakkında bilÂgi verir ve katilimi an dile getirir. Türkmen vilayetlerinin dışında Alevi olan Koçkiri
aÅŸiretinin tümü Türkçe biliyordu, N. DersiÂmi, age, s.64-65 ve 126. Apak, age, s.151.
19) N. Sevgen, age, s.378.
20) Apak, age, s. 153. AliÅŸer'in yanında onun saÄŸ kolu olan, dilini olduÄŸu kadar silaÂhını kullanmayı da bilen karısı Zarife HaÂnım vardı. Çiftin çocuÄŸu yoktu. "Her yıl Dersim'e giden Zarife Hanımın, aÅŸiretler arasında büyük saygınlığı vardı.". N. DersiÂmi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s.278-281'de AliÅŸer ve Zarife'ye saygılarını suÂnar. Türk subayı N. Sevgen de (age) Zari-fe'yi aynen tarif eder ve AliÅŸer'e duyduÄŸu saygıyı da gizlemez.
21) N. Dersimi'nin rolü, R. Olson'un, age, s.28'de fark ettiÄŸi gibi pek açık deÄŸildi. Aslında, N. Dersimi, kendi iÅŸlevinin öneÂmini Hatıratım'da açıklar, age, s. 105-117. Fakat baÅŸka hiçbir yerde ne ismi geçer ne de görevinden söz edilir. Askeri bir lider deÄŸilÂdi. Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ans. 1907, N. Dersimi, rolünün önemini kaÂnıtlar; aynı ÅŸekilde H. Bozarslan, age, s. 122.
22) N. Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 159.
23) Meço (Miço) AÄŸa, Mustafa Diyab AÄŸa, Ahmet Rainiz ve Hasan Hayri, N. DerÂsimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 130-132.
24) N. Dersimi, age, s. 127.
25) Asker geleneÄŸine baÄŸlı Apak, onu Yıldızeli/Yozgat İsyanına kansan ve DerÂsim'e kaçmak zorunda kalan bir haydut ve bir hırsız gibi tanıtır. N. Dersimi'ye göre bir
Kürt kahramanıdır. N. Dersimi, age, s. 151.
26) Ümraniye'ye bağlı olan Zara valisi,
27) Apak, age, s. 154.
28) Bu nedenle Ümraniye Olayı (=Koç-kiri Hadisesi) Ebubekir Hazım Tepeyran, Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları, îst. 1982, s.69.
29) R. Olson, age, s.32.
30) Apak, age, s. 156. N. Dersimi, age, s. 145, 15 Mart. Tahir ErdoÄŸan Åžahin, ErzinÂcan Tarihi, II. Bölüm, Erzincan 1987, s.457-458, tdare-i Örfiyye'de 1 Martta Zara kazaÂsıyla ilgili, 10 Martta bütün bölgeyi kapsar.
31) Müslüm Erdoğan, age., s.49-50.
32) Apak, age, s. 155; N. Dersimi, age, s. 146, deÄŸiÅŸik bir cevap bulunur. (Kökten yoketme" yerine "yerlerinden etme (sürÂme)")
33) Apak, age, s. 156. Yarbay Cemil CaÂhit bu göreve düşünülmüştü: Hastalığını baÂhane ederek kabul etmemiÅŸtir.
34) Apak, age, s. 156-157.
35) Apak, age, s. 162.
36) Seyit'in çoğulu (?) (Şahin "Sa-adat'tan", Apak "Sağdat'tan" diye yazar.
37) N. Dersimi, age, s. 143. Bu yazı birÂkaç deÄŸiÅŸiklikle bir ay sonra tekrar kaleme alınır. İmzalarla birlikte özeti:
EÄŸer olay istenilen ÅŸekilde çözüm bulÂmaz ise, ayaklanma Dersim'in dışında ErÂzincan, Van, Diyarbakır ve Erzurum'a kaÂdar yayılacaktır. İki Müslüman halk arasınÂda kan akacak ve Müslümanların düşmanlaÂrını sevindirecektir.
8 Nisan 1337
Saadattan: AliÅŸer
Koçkiri Aşiret Ağaları: Muhammet Taki (Naki)
Dersim AÅŸiret AÄŸalan: ibrahim, MustaÂfa, Mahmut, Seyithan, Munzur.
Tahir Erdoğan Şahin, Erzincan Tarihi, Erzincan 1987, II. bölüm, s.460. Apak, age, s. 161, değişiklik gösterdiği yerler parantez içine alınmıştır.
38) Tepeyran, Nurettin Paşa ile anlaşa-mıyordu. Koçkiri ile ilgili olayları age, s.69-84'de yazar.
39) Apak, 3 plan ve listelerle bunu açıkÂlar, aynı ÅŸekilde Åžahin de az çok Apak'ı özetler.
40) Apak, age, s. 164.
41) Apak, age, s.158-160.
42) Apak, age, s. 171.
43) Bir taraftan dış güçler, stratejik ve petrol yönünden çıkarlarının dışında buluÂnan bu bölge ile ilgilenmezler, diÄŸer tarafÂtan isyancıların kendileri de yabancı bir yarÂdımı reddederler. (N. Dersimi, age, s. 142.)
44) Olson, age, s.36-37 ve Bülent Tanör, Türkiye'de Yerel Kongre İktidarları, İst. 1992, s.50.
45) "Temiz ve asil bir düşünce ürünü" (Paşa Kadri Cemil, Doza Kürdistan, Ankara 1991/ 1. baskı, Beyrut 1969, s.81
46) TBMM Gizli Celse Zabıtları, AnkaÂra 1980, II. bölüm s.252-280 ve 513-519.
47) N. Dersimi, age, s. 162-166. Türk hükümetinin stratejisini özetleyen, 21 Ekim
1921'de Ankara'dan gelen bir telgraf İngiÂliz kaynaklarında bulunur. (Olson, age, s.38-39)
48) Erzincan milletvekili Emin Bey, TBMM Gizli Celse Zabıttan, s.248.
49) TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.249.
50) İçişleri Bakanı Rıfat Paşa'nın ilanı: TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.250.
51) TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.251.
52) Bolu milletvekili Tunalı Hilmi Bey: TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.251.
53) Gizli Celse Zabıtlan yayınlannın hangi ölçüde eksik olduÄŸu sorusu akla gelir. Birkaç ay sonra, Åžubat 1922'de, bölgeye çok sınırlı bir "özerklik" tanıyan bir yasa projesi TBMM'ye sunulur. (Gizli Celse Za-bıtlannda yer almaz). Yasa reddedilir. OlÂson, age, bu projenin özetini verir.
54) Erzincan Milletvekili Emin Bey, TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.268.
55) Soyguncu, çapulcu, şaki, şekavet vs.
56) Erzincan Milletvekili Fevzi Efendi (TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.252): "AtÂlara bindiler", Cengizler (Rus (?)), ErmeniÂler, Yunanlılar, "Silahlannı aldılar"; onlan cezalandırmak hiç de abartılı deÄŸildi.
57) Dersim'den Hasan Hayri Bey: TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.253; Der-sim'den Mustafa Bey: TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.275.
58) N. Dersimi, age, s.262-264.
59) TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.267.
60) TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.253.
61) "... kötü yönetim Dersimlilerin Rus-
lar'a karşı eÄŸilmelerine yol açar", der Hasan Hayri Bey. Kendisi, iÅŸbirliÄŸi için Ruslar'ın ona vereceÄŸi milyonlan kabul etmediÄŸi ÅŸekÂlinde övünür. TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.253. İç Anadolu Alevileri, 1970'li yıllarda Komünist ve dinsiz olarak suçlanırlar. Jean-François Bayart, "Modern Türkiye'de Alevi Sorunu". O. Carre, Günümüzde İslam ve Devlet, Paris 1982, s. 119.
62) Kendi çocuklan onu boÄŸmak zorunÂda kalırlar - altı saat süren bir iÅŸkence. TBMM Gizli Celse Zabıtlan, s.269.
63) TBMM, Gizli Celse Zabıtlan, s.275.
64) Apak, age, s. 172.
65) Daha pratik olmak için "Dersim" teÂrimini birçok yerde, Koçkiri bölgesini de içine alan bütün Dersim bölgesi için kullaÂnıyorum.
66) Dersim, "(...) bölgesinin en ıssız, ulaşılması zor bölümlerinden biridir" (Van Bruinessen, Agha, Scheich und Staat, s. 196). Van Bruinessen, Dersim Alevileri ile ilgili bazı bilgiler verir, age, s. 147-149. Anadolu Alevileri ile ilgili daha geniÅŸ bilgi Krisztina Kehl-Bodrogi'nin, Die KızılbaÅŸ-Aleviten-Untersuchungen über eine esote-rische Glanbensgemeinschaft in Anatolien adlı kitabında bulunur, Berlin 1988, s.62. Peter J. Bumke, "KızılbaÅŸ-Kurden in DerÂsim (Tunceli/Türkei), Marginalitat und He-resie", Anthropos, No: 74, 1979, s.330-348. İMolyneux-Seel'in yazısı da, Dersim bölgeÂsi ile ilgili zengin bilgi içermesinden dolayı önemlidir: "A Journey in Dersim", Geog-
raphical Jouinel, 44, 1994, s.49-68.
67) Bu özellikle Safaviye'nin Åžah İsmaÂil'in dedesi olan Åžeyh Cüneyt'e kesin dönüÂşü ile olur.
68) îlk Safavi taraftarları kırmızı ÅŸapka kullanıyorlardı. Abdülbâki Gölpmarlı, "KıÂzılbaÅŸ", İslam Ansiklopedisi, İst. 1955, s.789 ve İrene Melikoff, "KızılbaÅŸ Sorunu", Turcica 6, Paris-Strasburg 1975, s.52.
69) BektaÅŸi: Hacı BektaÅŸ Veli sınıfından olanlar (XIII./XIV. yy.) SünniliÄŸe uymayan (XVI. yy'dan sonra Devletin benimsediÄŸi din), BektaÅŸi sınıfı ilk sultanlarla iliÅŸkide bulunmuÅŸlardı ve Hacı BektaÅŸ Veli, YeniçeÂrilerin başı olmuÅŸtu. YeniçeriliÄŸin kaldırılÂmasından bir yıl sonra, BektaÅŸi sınıfı dağıÂtıldı (1827) ve 1909'a kadar yasaklandı. 1925 yılında Mustafa Kemal, diÄŸer dinler gibi onu da yasakladı.
70) Sykes, bir Avrupalı'nın merakıyla Kemalist yazar UluÄŸ'un Dersimliler arasınÂda bulunmasını, İslamiyet öncesi dinlerin izlerini ("animizm", "naturizm", "ÅŸama-nizm", Paganizm") not eder. Mark Sykes, The Caliphs Last Heritege, Londra 1915, s.570; NaÅŸit UluÄŸ, Tunceli Medeniyete AçıÂlıyor, İst. 1939, s.72-90.
71) Van Rensselaer tarafından 1909 yıÂlında sorgulanan bir dedeye göre, "beÅŸ kutÂsal kitabı kasteder; İbrahim, Musa (Tevrat), Davut (Mezamir), İsa (İncil), Muhammet (Kuran)." Aynı dede, İbrahim'e gelen kitabı "Suhuf' diye çağırarak onun hâlâ MezopoÂtamya'da yaÅŸadığını söyler. Van Renssela-
er, "İbrahim'in kitabı" ile "Kuran 87 son" sayfasının sonunda bir notla bunu açıklar. Van Rensselaer, "The Alevis, or deifiers of Ali", Harvard Theological Review 2, New York 1909, s.346 ve 350-351.
72) Molyneux-Seel, age, s.67.
73) Ömer Laçiner, "Der Konflikt zwisc-hen Sunniten und Aleviten in der Türkei" = İslam und Politik in der Türkei, hg.; J. Blaschke/M. van Bruinessen, Berlin 1989 (1985), s.236-237.
74) Van Rensselaer, age, s.341 ve 349; Molyneux-Seel, age, s.65.
75) Aynı zamanda Türk Alevileri de. Alevi Kürtleri belirli bir yere kesin olarak yerleştirmek için uzun bir araştırma gerekir. Kehl-Bodrogi, age, s.92. Zaten Kürt-Türk asimilasyon olaylarının bu ayrımı yapmayı engellediğini görebiliriz, Bumke, age, s.532.
76. Van Bruinessen, "The Ethnic İdetity of the Kurds"; Peter Andrews, "Türkiye Cumhuriyeti'nde Azınlık Gruplar", Wies-baden 1989, s.614.
77) Kendilerini Kürtler gibi görmeyen Alevi Türkmenler azınlıktadır.
78) Sünni Türkler, işçi ve devlet memuÂru olarak ÅŸehirlere yerleÅŸmiÅŸlerdir. Peter Andrevvs, age, s. 123-124. 1950'de Hozat, Nazmiye, Ovacık ve Pülümür kazaları için Alevi Zaza köylerinin yüzdesini 73.5 olarak verir.
79) Dora/Ferbe/Doris Grasslin, Die Her-renlosen-Leber in eine Kürdi senen Dorf,
1988, s.139.
80) Genelde günlük iÅŸler için "İttihat ve Terakki" partisinde yer alan Baha Sait Bey'in BektaÅŸiler ve KızılbaÅŸlar üzerine çıÂkan raporunda, büyük suçlar için bile cezaÂlar yer alır. Nejat BirdoÄŸan, Anadolu'nun Gizli Kültürü Alevilik, Hamburg 1990, s.371-377. Altmışlı yıllardan itibaren köy ortamında Alevilerin geleneksel kurumlan neredeyse iÅŸlevini yitirir. Fakat Alevi kimliÂÄŸi, 1970'lerde sosyalist fikirlere dönen gençler arasında bile yaÅŸamını korur. İsviçÂre'ye göçen Türk ve Kürt Alevilerin tanıklıÂğını buluyoruz: Merhaba, Zeitschrift über die Emigration aus der Türkei, Basel, 7. yıl 4/1990, s.823.
81) Özellikle kadınları ilgilendiren cinÂsel iffet.
82) Hızır ve Oniki İmam'm Muharrem ayında tuttuÄŸu oruç gibi (aÅŸure çorbası). Aleviler bir komÅŸuya ya da fakire verilen adak'a da lokma derler. Lokma, Sünni komÂÅŸulara da verilir.
83) Van Rensselaer, age, s.351. 196O'lı yıllardan sonra Alevi gençleri Sosyalizme iten neden bu mudur?
84) Merhaba, age, s.8 ve Bumke, "The Turkish Alevis-Boundaries and Percepti ons", = Andrevvs, age, s.511.
85) "Ölmek var, dönmek yok."
86) Bumke, Kızılbaş-Kurden...., s.534.
87) Åžeyh ya da Pir terimi nadiren görüÂlür.
88) Bumke, The Kurdish Alevis...
s.514.
89) Örneğin Kemali'nin tanıklığı; Faik Bulut, Belgelerle Dersim Raporları, İst.
1991, s.76 ya da Åžah Hüseyin üzerine bilgiÂler, Vital Cuinet, "La Turqui d'Asie", Paris 1892, 2, s.399.
90) Bulut, age, s. 120. (T.C. Dahiliye Vekaleti Jandarma Umum Kumandanlı-ğı'nın 1930'larda hazırladığı ve kayıt altınÂda kiÅŸiye özel olarak 100 adet bastırdığı broşürün 191-246 arasındaki sayfalarından alınmıştır.)
91) Bumke, Kızılbaş-Kurden..., s.535.
92) N. Dersimi, Hatıratım, s.22; Moly-neux-Seel, age, s.52.
93) Kemali, Erzincan Tarihi, 2. baskı,
1992, s.66; Bulut, age, s.330.
94) N. Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim: Kistim Marı/Kiştim Evliyası (s.96-97) ve Yellice/Kangal'da Hüseyin Abdal Tekkesi.
95) Ferbe/Grasslin, age, s. 145-156.
96. Raymond H, Kevorkian/Paul B. Pa-bondjian, Osmanlı İmparatorluÄŸunda SoyÂkırım Öncesinde Ermeniler, Paris 1992, "Dersim Sancağı", s.381-387; Molyneux-Seel, age, s.63.
97) Kevorkian/Paboudjian, age, s.381-387.
98) Van Bruinessen, Etnik Kimlik..., s.619 (Ağa, Şeyh ve Devlet, s. 154-155). Molyneux-Seel, age, s.49-68. Celile Celil, Kürtlerle dostça geçinen Ermenilerden söz eder (Dersim'deki), "XIX. yy. Osmanlı İm-
paratorluğunda Küritler", Ankara 1992/Moscou 1973, s.32.
99) Rupen, Ermeni Biır Partizanın AnılaÂrı, 1990, s.64. Aynı yazar 1907'de "Varto Kürtleri ile iÅŸbirliÄŸinden" dolayı Türk adaÂleti tarafından tutuklandığını söyler (s. 157). Burhan Özkök, Osmanlılar Devrinde DerÂsim İsyanları, îst. 1937, s .8, 35, 68.
100) "Vank Kilisesi, Ermenilerle KürtÂlerin sıkı iliÅŸkide oldukları bölgede inÅŸa edilmiÅŸtir... Bu bölgedeki tapınak ortak ibaÂdet yeri özelliÄŸinde idi. Ben de bir kere gitÂmiÅŸtim. Bu kilisenin rahiibi güvenilir biriyÂdi. Seyit Rıza, önemli evnaklanm ve parasıÂnı ona teslim etmiÅŸti. Ayaklanma anında ra-
. hip bunları koruyordu. F'akat askerler rahiÂbin oÄŸlunu tutuklayıp onu iÅŸkence ile koÂnuÅŸtururlar. Evrakları ve parayı* alıp Vank Kilisesi'ni yakarlar. Bir nniktar altının depoÂda gömülü kaldığı söylenir." Faik bulut, age, s. 193.
101) "Seyit Rıza'nın Sesen Kalesi yakıÂnında Vank adında bir kö yü var. Koruma alÂtındaki kilisesinde bir tıac bulunur... Bu haç'm ortasında ceviz büyüklüğünde bir ÅŸey var. Bu îmam Hüseyin'im baÅŸ parmak kemiÂÄŸidir. Dersindiler, zorda kaldıkları zaman bu kiliseye sığınırlar ve haç'ı öperler. RaÂhip, kimbilir ne zaman Mtün Dersim'e bu haç'a tapmayı öğretmiÅŸti." Bulut, age, s.165-178; Vank Kilisesi ile ilgili s.178; Molyneux-Seel, age, s.63-64. "Halvori Vank" olarak adlandırılan bu Kürt yöresini tarif eder, acaba aynı ye* midir? = "... The
sol remaining Armenian monastery ...of St. John the Baptist... This monastery owes it Immunity from destruction by the Kurds to its possession of a reputed miraculous relic of St. John the Baptist."
102) Garo Sasuni, Kürt Ulusal HareketÂleri ve Ermeni-Kürt İliÅŸkileri, Stockholm, 1986 (1929-31), s. 121 ve s. 153; A. Ter Mi-nassian, Ermeni Cumhuriyeti 1918-1920, s.59; Kari Meyer, Armenian und die Schwe-iz, Bern 1984, s. 106.
103) Mustafa Sönmez, DoÄŸu AnadoÂlu'nun Hikayesi, Ankara 1990, s.83.
104) Van Bruinessen, Vom Osmanis-mus.... age, s.123; Rouben, age, 18-20. böÂlüm.
105) J. der Alexanian, age, s.132-144; BirdoÄŸan, age, s.377-388. Bazı söylentilere göre Aleviler kendi dindaÅŸlarına göre/kıyasÂla komÅŸu Ermenilere karşı haksızlık yapanÂlara daha çok ceza veriyorlardı.
106) Nuri Dersimi, Hatıratım, s.42 ve Kürdistan Tarihinde Dersim, s.41-42. DerÂsimi, aralarında Dersim'e sığınma hakkınÂdan faydalanan meÅŸhur "Rupen ÅžiÅŸman-yan"ın da bulunduÄŸu Ermenilere deÄŸinir.
107) N. Dersimi, Kürdistan Darihinde Dersim, s.115. AliÅŸer, Ocak 1918'de ErzinÂcan'da Murat PaÅŸa ile görüşür.
• 108) N. Dersimi, Kürdistan ..... age,
s.123.
109) J. der Alexanion, age, s.132-144. Ermeni Gazaros der Alexanian anlatır.
110) Apak, age, s.155; Olson, age, s.33.
111) Apak, age, s. 154.
112) N. Dersimi, Kürdistan...., s. 158.
113) Erzincan milletvekili Fevzi Efendi. TBMM Gizli Celse Zabıtları, s.252.
114) Erzincan milletvekili Emin Bey. TBMM, G.C.Z., s.269.
115) Erzincan milletvekili Emin Bey. TBMM G.C.Z., s.270.
116. MuÅŸ milletvekili Hacı Ahmet EfenÂdi, TBMM G.C.Z., s.270.
117) Erzincan milletvekili Emin Bey, TBMM G.C.Z., s.270.
118) Dersim milletvekili Hayri Bey. TBMM G.C.Z., s.270.
1936-1938 Dersim İsyanı esnasında ErÂmenilerle karşılaÅŸtırma bir kez daha yapılır.
"AÅŸiretler bize ihanet ettiler. Hiç kimse bize yardım etmiyor. Fakat ÅŸunu unutmaÂyın: EÄŸer bizi yok ederlerse (askerler), sizin de kafanızı uçururlar (Ermeniler gibi)... Bu ihaneti bırakın..." Bulut, age, s. 189; Halis PaÅŸa'nın s.l43'te yer alan raporu da bu korÂkuyu doÄŸrular. Ermenilere göre yaralayıcı deneyim Dersimlilerle sınırlı deÄŸildi. 1924'te birinci Azadî Kongresinde, Åžeyh Sait, Ermenilerle aynı kaderi çekmektense hainleri yardıma çağırmanın daha uygun olacağını söyler. (Van Bruinessen, AÄŸa, Åžeyh ve Devlet, s.404). Ararat İsyanının liÂderi Nuri PaÅŸa, Türklerin "Ermeniler" gibi Kürtleri de yok edecekleri fikrini savunuÂyordu. (İhsan Nuri PaÅŸa, AÄŸrı Dağı İsyanı, İst. 1922, s.49.)
119) Ali Kemali, Erzincan Tarihi; Bulut,
age, s. 100; N. Sevgen, age, s.379.
120) Kemali; Bulut, age, s.75; Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s.75-93 ya da Hatıratım, s. 173; Van Bruinessen, Kürdis-tan'da Soykırım (Chop. An almost forgot-ten massacre: Dersim 1937-1938).
121) Van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet, s. 17 İve 208.
122) Tanzimat, Abdulhamit ve Jön-Türkler döneminde Osmanlı Devletinin Dersim'e girme çabalan artış göstermiÅŸtir. Molyneux-Seel'in, age, s.51'de yaptığı yoÂrum biraz abartılı görünür: "The Dersim (...) were in the end reduced to complete sub-mission. The villages were destroyed, their flocks seized, and they vere left in a state of wretched poverty"; Burhan Özkök, OsmanÂlılar Devrinde Dersim İsyanları, İst. 1937.
123) N. Dersimi, Kürdistan...., s.77-78.
124) Büyük Erkanı Harp Reisinin MütaÂlâaları, Bulut, age, s.139-141; Türk AnsikÂlopedisi, Ankara 1965; NaÅŸit UluÄŸ, Tunceli Medeniyete Açılıyor, İst. 1939.
125) Gazaros der Alexanian = Jacques der Alexanian, Euphrate'ın Üzerinde GökÂyüzü Kararmıştı, Paris 1988, s.338-339.
126) J. Der Alexanian, age, s.79.
127) Askeri arÅŸivler, 7 N 1633. "Subli-me Porte" Fransız elçiliÄŸinin askeri ataÅŸesi bile (1901) Hamidiye Alayına baÄŸlayarak "eÅŸkiyahk" ve "ayaklanma" olaylarını PaÂris'e bildirir.
128) Bulut, age, s. 183.
129) Kürtçe "baht", Dersimi, Kürdistan
•mıırLZTur 5
Tarihinde Dersim, s.41-42 ve Ali Kemali, ErÂzincan Tarihi (F. Bulut tarafından, age, s.71).
130) Bulut, age, s. 183.
131) TBMM G.C.Z., s.253.
132. H. Bozarslan, Kürt Sorunu...., s.153.
133) Bumke, Alevi Kürtler..., s.514.
134) Åžahin, age, s.454. Seyit Rıza, 1937-1938 isyanını baÅŸlatmadan önce birÂçok köy aÄŸası ile Halvori köyünün ziyaret yerinde toplanır. Buranın kutsal suyundan içerek sonuna kadar savaÅŸacaklanna yemin ederler. (Ebubekir Pamukçu, Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökenleri, İst. 1992, s. 123.)
135) N. Dersimi, kaçmadan önce babaÂsının ÅŸiirlerini yanma almadığı için piÅŸmanÂlık duyar, Hatıratım, s.27.
136) Cemil, age, s.81-82 ve N. Dersimi, Haüratım, s. 112 ve Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 155.
137) Nuri Dersimi, Hatıratım, s.H2'den bir özet ve alıntıdır.
138) "Elbet Mevlâm bize bir fırsat verir / Eser ılgıt ılgıt yeli Koçkiri'n", Müslüm ErÂdoÄŸan, age, s. 173.
139) "(...) Orduları / Kahrettiler barbarÂları / Vatan için öleceÄŸiz / İstemeyiz MoÄŸol-ları".
140) Alişer, şiirlerinde Türkçeyi, Zaza-cayı ve Kurmançiyi kullanıyordu.
141) Şahin, age, s.452. Türkmenler de kendilerini Kürt olarak nitelemiş olabilirler. Erzincan yakınındaki bir köyde oturanlar
Alevi oldukları için kendilerini "Kürt" sayÂdıklarını bana söylemiÅŸlerdi; "Tırk"lar onlar için Sünnilerdir, (Bruinessen, AÄŸa, Åžeyh ve Devlet, s.36-38.) Türkçenin genel anlamınÂda bir baÅŸka neden daha var: Zaza -Koçkiri-Dersim çoÄŸunlukta olan- ve Kunnançi araÂsında anlama yetersizliÄŸi. Zaza dili, dilbilim açısından Kurmançi ve Sorani Kürtçesinden farklı ve ayrı bir dildir, fakat etnik açıdan kendileri çoÄŸunlukla Kürt gibi gören kiÅŸiler tarafından konuÅŸulan bir dildir. 1988'den itibaren isveç'te yayınlanan PlYA gazetesi, Zazalarm farklı kiÅŸilikleri üzerine dikkat çeÂker.
142) Martin van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet (4. ve 5. Bölüm), Vom Osmanis-mus.
143) Hamidiye Alayları ile ilgili Abdül-hamit'in tarihi genelde islam dinine ve diÂÄŸer ulu dinlere karşı verdiÄŸi desteÄŸi dikkate almak gerekir. F. Georgeon, "Son Sıçrama (1878-1908)", Paris 1989, s.533-534.
144) Van Rensselaer, age, s.345 ve 347; M. Sykes, age, s.572.
145) Çelebi Cemalettin Efendi, I. Dünya Savaşı sırasında Bektaşilerin temsilcisi idi ve Hacı Bektaş Tekkesinde oturuyordu. Dersim'e, Hacı Bektaş'in kendisi değil de XV. yy. Bektaşileri gidiyordu. N. Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 101.
146) Rıza Tevfık (E.E. Ramsaur, The Young Turks Princeton, 1957, s. 113). Ber-nard Lewis, Modern Türkiye'de islam ve Laikliğin Doğuşu, Paris 1988 (Oxford
1961), s.357.
Hacı BektaÅŸ Veli, Yeniçerilere baÅŸkanÂlık ettiÄŸine göre, Yeniçeriler sıkça ayaklanÂmış olsalar da ve 1824'ten 1908'e kadar BektaÅŸi düzeni Abdülhamid'e karşı dursa da, BektaÅŸilerin genel olarak devlete karşı direndiklerini söylemek zordur.
147) Kehl-Bodrogi, age, s.45.
148) Fırat, age, s.95-99, 106-107, 117, 120; Van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet, s,425-426. .
Erzincan bölgesi ile ilgili kulaktan duyÂma. Cibranlarm, Sünni Kürt aÅŸireti tarafınÂdan sömürülmüş ve kullanılmış olan VarÂto'daki Honnek Alevi Kürt aÅŸiretinin oÄŸlu olan Fırat, rastgele Kemalistîere baÄŸlı bir taÂrihçi olmamıştır. Hormekler, 1891'den beri Hamidiye'çilerin ayrıcalıklarından faydalaÂnan Cibraııiarın üstünlüklerinden kurtulmak için Kemalistlerle birleÅŸiyorlardı. (Fırat, age, aynı sayfalar)
149) Van Bruniessen, Vom Osmanis-mus...., s.133.
150) Ekrem Cemil, Muhtasar Hayatım, Ankara 1992 (1989).
151) Hamit Bozarslan, "Kürt MilliyetçiÂliÄŸi?"; E. Picard, Kürt Sorunu, Paris 1991, s.104.
152) Kâzım Karabekir, istiklâl HarbiÂmiz, istanbul 1960, s.1103, 1112; H. BoÂzarslan, Kemalizm ve Kürt Sorunu; H. HaÂkim, Kürtlerin Ötesinde Göç, Paris 1992, s.72.
153) Hamit Bozarslan, Milli Kürt Soru-
nu..., s.95.
154) Van Bruniessen, AÄŸa, Åžeyh ve Devlet, s.401.
155) R. Olson, age, s.35.
156) R. Olson, age, s.96-97. II. BölümÂde açıklamıştık, Ermenilerin başına gelenÂler, Åžeyh Sait'in düşüncesini bir parça etkiÂlemiÅŸtir.
157) Åžeyh Sait ile Ortodoks ulema ve 1924'te kaldırılan halifeliÄŸe baÄŸlı din göÂrevlileri arasındaki iliÅŸkiyi hatırlıyorum. Van Bruniessen, Vom Osmanismus..., s. 149-153.
158) Olson, age, s. 163; Bruniessen, Vom Osmanismus..., s.162.
159) Tercüman gazetesi, 10.09.1986 (Kurtul Altuğ: "Celâl Bayar Anlatıyor"; Kritik Olayların Arka Bölümü). Mehmet Bayrak'm notlarından, Paşa Kadri Cemil (=Zinar Sinopî), Doza Kürdistan, Ankara 1991 (1969), s.243.
160) Saadabat Paktına götürür (8 TemÂmuz 1937). Kürt temsilcileri italya ve YuÂnanistan'dan parasal yardım görürler. (H. Bozarslan, age, s. 184.)
161) N. Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 187 ve 257.
|